Mektuplar

Aile içi haremlik selamlık kurallarını madde madde soran gence mektup

22368
07.04.2017

Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Hocam Allah sizlerden razı olsun. Sizlerin samimiyetine inanarak ve bu konularda hassasiyetinize güvenerek bu soruyu soruyorum. Konu haremlik-selamlık. Yakın zamanda düğünüm olacak. Hanımım, Allah kendisinden razı olsun çarşaflı ve peçeli. Kendisine bu konuda sonuna kadar yardımcı olmayı kendime hedef olarak koydum.
Eskiden annemler daha genç iken daima ayrı otururlardı. İtalya’da yasayan iki yakın akraba da bile kadın ve erkek ayrı olurdu. Son zamanda sadece “yabancı” kişilere karşı bu hassasiyet kaldı. Ben ailenin küçüğü olarak eve gelen abilerimin hanımları ile bir arada oturdum. Yengelerim vs. hep buna alışık. Ama ben o eski zamanlara hep özenirdim ve ileride yine bu hassasiyeti yaşatmak istiyor idim. Hocam siz hep itidalden bahsedersiniz. İnsan ne ifrat ne tefrite gitmesi gerekir. Bir sünneti aşırı ihya etme çabasıyla bir farzı ihmal etmek ve Allah'ın gazabına uğrayış ta duası kabul olmayanlar arasında olmaktan korkuyorum. Akrabalarla Allah’ın emri olduğu sürece ilişkiyi kesmek istemiyorum. Düşüncelerimin hangisi rahmani hangisi şeytani olduğunu da bilemiyorum. Şeytan “kesin haremlik-selamlıkta taviz verme“ deyip muhtemelen bir aile arası problem mi yaşattırmak istiyor yoksa bu söylediğim düşünceyi bana veripte bu düşünce şeytani, “Bu kadarı ifrat olur. Sen itidalli ol ve bu durumda biraz taviz ver” deyip beni tefrite mi sürüklemek istiyor  bilemedim. Hocam sizden ricam sorumu şahsi bir soru olarak algılayıp, toplumda acaba ileriye yönelik bir ters gidişata yol açar düşüncesinden arınmış şekilde cevap vermenizdir.
Haremlik-selamlık meselesini 3 mekan için öğrenmek istiyorum.

Birincisi kendi evim. Burada hiç taviz vermeden kadın ve erkeklerin ayrı oturmasını sağlamak istiyorum. Hanımım kendi evimde abim de olsa onların görme ihtimali olduğu yerde peçesini takmasını uygun buluyorum. Kendisi peçeyi farz olarak görmüyor bir tercih meselesi olarak, bir sünnet olarak işliyor. Allah ondan razı olsun elinden geldiği kadarda zaten dikkat ediyor. Gelen abilerime hiç görünmemesi mi uygun olur veya en azından “Hoşgeldiniz“ deyip yine ayrı mekanlarda oturması mı uygun olur?

İkinci mekan ise annemlerin evi ve iki evin ortak alanı (avlusu vs.). Onların evi bizim katın üstünde olacak (Çift katlı müstakil bir ev). Zaman zaman bütün aile toplanıyor evde olsun veya avlunun tamamen çevrili bir kısmında beraber yemekte yenildiği oluyor. Yemek haricide herkes bir arada oturuyor.
Hanımı çarşaflı olan bir arkadaşta benzer şekilde kalıyor ve onlar ya karı-koca olarak ayrı yiyor veya anne babayla beraber ama damadın kardeşleri ayrı. Hoşuma giden bir yöntem, ama aradaki fark damadın kardeşleri hala bekâr, sürekli görüşüyorlar ve zaman zaman ayrı oturmak bir problem oluşturmuyor.
Benim ama aklıma takılan bir mesele özellikle ablam ve eniştem gelecek olsa (elbette abilerim içinde geçerli) yarım günlük yolculuktan geliyorlar ve yılda bir kaç kez geliyorlar. Bir kere annemlerin evinde herkesi ayrı oturtmaya yetkim yok. Herkes oturma odasında oturunca hanımla hal tebliği ile “bunu uygun görmüyoruz“ diyerek ve durumun değişmesi ümidi ile mutfakta oturma köşesine geçsek buda bir problem oluşturur. Hatta herkesi erkek ve kadın ayrı oturmasına ikna etsek uzaklardan gelen ablam misafir olarak gelse ayrı oturmuş olur ve beni de görmek ister. Benim yanıma gelse gelin yalnız kalır vs. Acaba bu durumda tesettüre ve konuşmaya dikkat ederek ev sahibinin isteğine mi uymak lazım yoksa hatta bu ortam olunca burayı ziyaret etmekten vaz mı geçilmesi gerekir?
Son mekan ise kardeşlerimin evi. İlk ziyarette beni ne bekler bilmem. İlk ziyarette eşimle gitmeyi düşünüyorum. Ayrı yerde mi ağırlarlar bilmiyorum. Aynı yer olsa da o gün orda oturup hanımım sünnet gördüğü peçesini de takmasını, ikram gelirse ikram sürecinde çıkarmasını ve sonra yine takmasını çözüm olarak görüyorum (aynısını annemlerin evinde de peçe konusunda çözüm olarak görüyorum). O günü en azından böylece “abi sende namahremsin, sünnetten ev sahibi hukuku gereği vaz geçerim ama çarşafımdan, farzdan vazgeçmem” hal tebliği ile denmiş olunur. Yoksa acaba orayı terk etmek mi gerekir? Farz edelim aynı yerde misafir ediyorlar bir sonra ki sefere yalnız mı gitmem gerekir yoksa hiç gitmeyip tepki mi koymam lazım. Sonuçta hala aynı yerde ağırlamaları benimde yengem ile bir arada oturmamı gerektirir. Ama öbür yandan hanımım için geçerli olmasa da benim için abim ile hak-hukuk meselesi ortada.
Uzaktan gelen ablam ile haremlik-selamlığı uygulamayı üste belirttiğim hak hukuk meselesinden ötürü onlarda, hatta kendi evimde bile, problem olarak görüyorum. Abilerim de taviz vermeyip kendi evimde yengemi görmesem problem olamaz ama ablam? (özellikle annemler vefat vs. sebepten dolayı ayrı kalacak olsa, ablam bize gelir annemlerden ziyade).

Hocam ailemde İslâmi hassasiyet elhamdulillah az değil. Hatta çevremizde birçok kişi bizim aileyi örnek olarak görür. InşaAllah bunu da hak ederiz, ona laik oluruz. Ama haremlik selamlıkta problem olabilir ihtimalini görüyorum.
Bir de hocam düğün sonrası 2 rekatlık namaz cemaatle kılınır diye, hatta uygun görülen dua bile, hadiste yer alıyor. Hanefi’de teravih namazı (ve ay/güneş tutulması, yağmur için kılınan namaz) harici nafile namaz cemaatle kılınmaz diye bir çok kitapta geçiyor. Düğün gecesi olan namaz cemaat ile kılınır mı? Kılınır ise kılındığı vakte göre mi imam sesli veya sessiz okur (gündüz/gece)?
Allaha emanet olun hocam

Selamünaleyküm.
Sevgili kardeşim,
Rabbim seni himaye etsin; ne mutlu sana, ne güzel düşüncelerin var. Sadece bu düşüncelerin bile ahiretini mamur eder biiznillah. Seni hasseten tebrik ediyorum. Sana bütün yüreğimle dualar ediyorum. Yalnız unutmayasın ki, işin akıbeti önemlidir. Böyle başlayıp sonunu da böyle getirdiğin zaman mübarek bir hayat yaşamış olacaksın. Allah seni korusun, ömrüne bereket versin. Seni ve eşini cennetlerde koltuklara yaslanmış muhabbet eden bahtiyar kullarından kılsın.
Belirttiğin meseleye gelince, sana gayet açık bir dille şunu söylemeliyim:

Bu, bütün Müslümanların ızdırap çektiği bir mesele olmuştur artık. Herkes en iyi Müslümanlık iddiası yanında bu hususlarda keyfini bozmak istememektedir. Sen ve eşin inşaallah bir ilk olursunuz, bir meşale tutuşturursunuz.
Tavsiyelerimi şu şekilde sıralayabilirim:
Akrabalık hukukunu korumamızı emreden Allah’tır. Namazı koruduğumuz gibi akrabalığı da korumaya mecburuz. Bunun tartışılacak bir yönü de yoktur. Şu kadar ki, akrabalık hukukunu korumamız, Allah’ın başka bir emrini çiğnememizi veya önemsiz duruma düşürmemizi gerektirmez. Genel bir emir olan akrabalık hukukunu korumamız, hususi bir emir olan aile mahremiyetini korumamızla çeliştiğinde özel emri öne çıkarmamız şart olur. İki emirle karşı karşıyayız. Asıl olan ikisini de ifa etmektir. Çeliştiklerinde tercihimiz ailemiz, kendi iffetimiz olacaktır. Bu da tartışma alanımızın dışında kalır. İlkemiz ve anlayışımız budur. Bir mü'min olarak eşlerimizi iffetimiz ve Allah’ın bize her türlü emaneti olarak görürüz. Bunun için de eşlerimizle alakalı kararlarımız dinimizin emirleri ile mukayyet olur ki daha ötesi olmasın, tartışılma alanına alınmasın. Dinimiz kadınların toplumsal fiziki beraberliklerini üç başlıkta ele alıyor. Kadınların kendi hemcinsleri ile beraberlikleri birincisi. Kadınların evlenmeleri hiçbir zaman caiz olmayacak şekilde yakın akrabası olan yakınları, ikincisidir. Üçüncüsü de, bekar olmaları halinde evelenmeleri caiz olacak diğer insanlardır.
Kadın kadına oturmada, hassas bir nokta ve etkileşim söz konusu olmadıkça beraberlik sorunu yoktur. Baba, dayı gibi ikinci sınıfta olanlar açısından da belli bir oranda sorun yoktur. Üçüncü sınıf ile ise ancak bir kadının sokakta yürürken üzerinde bulunabilecek bir kıyafetle erkeklerin bulunduğu ortamda bulunması mümkündür. Bunun ölçüsü de, bedeninin ayrıntılarını belli etmeyecek ve özünde çekicilik olmayan bir kıyafet ve yakın temas olmamadır. Ses bile kışkırtıcı nitelikte olduğu sürece sakıncalıdır.
Eşiniz, peçe kullanmadan ve üzerindeki kıyafet sokak kıyafetine yakın bir kıyafet gibi iken misafirlere hoşgeldiniz diyebilir. Bunda aile hassasiyetleri açısından sakınca olmaz. bir arada yemek yemeye ise ruhsat bulamayız. Sırf bu nedenle sizin kötü olmanızda da sakınca yoktur. Hiç kimse bir mü'minden, eşini belirttiğimiz ölçülerin dışında kendisine göstermesini isteyemez. Böyle bir isteği ima etmesi bile kabul edilemez. Sabredin ve kazanın. Düğün gecesi sadece iki rekaat namaz kılmak vardır. Gerisini unutun.
Selamünaleyküm.

Nureddin YILDIZ
fb.com/nureddinyildiz
twitter.com/nurettinyildiz
instagram.com/nureddinyildiz

Nureddin Yıldız