Mektuplar

Fitneden Emin Olunmak Kaydıyla Kadın, Neden Erkek Misafirlere Hizmet Etmesin ki?

9522
16.07.2015

Selamünaleyküm hocam,
Aşağıdaki hadisi zikreden muhaddisler, fitneden emin olmak şartıyla bir kadın, kocasının misafirlerine hizmet edebileceği hükmünü çıkarmaktadırlar.
"Hz. Ebû Üseyd, düğününde Peygamberimizi (asm) ve bazı sahabîleri davet etti. Misafirlere hizmeti, hanımı (gelin) yapıyordu. Geceden, bir taş kabın içine hurma ıslatmıştı. Peygamberimiz (asm) yemeği bitirince hurmaları ezdi, sulandırdı, şerbet yapıp misafirlere ikram etti." Benim bu hadiste sormak istediklerim şunlar:
1. Peygamberimiz döneminde haremlik-selamlık yani kadınlar erkeklerin ayrı ayrı yerlerde bulunmaları yok muydu da böyle bir durum peygamberimiz döneminde nasıl yaşanıyor? Metin kritiği yapılmamış hadislerden midir?
2. sorum da şu: Bu yukarıdaki hadise göre kadının, misafirlere fitneden emin olunmak şartıyla hizmet edebileceğini çıkarılırken, yani delil olarak bu hadisi delil olarak kullanıyorlarken kadın-erkek karışık (ihtilat) bir şekilde bir arada bulunabilmeyi ve bir arada yemek yiyebilmek için delil olarak hangi hadis veya delil vardır? Şayet bu hadis varsa buna delil yine ilk sorumu cevaplamanız dileğiyle...

Selamunaleyküm.
Değerli kardeşim,
Sizin çizdiğiniz çizginin biraz kenarından yol alarak sorunuza cevap vereceğim. Zira bu mesele, zikrettiğiniz konunun kendisinden önce onu oluşturan kafa yapısından ötürü ortaya çıkmıştır. Müslümanlar bu soruları sorsun diye asırlardır yatırım yapılıyor. Napolyon'un Mısır işgalinden tut, Avrupa ülkelerinin Müslümanların çocuklarını ücretli/ücretsiz okutmaya çalışmasından devam edin, büyük bir zaman diliminde bu soruların kuluçka çalışmaları yapılmıştır. Bu ümmetin dinini bugünlere taşıyan binlerce müçtehidini din tahripçileri gibi gösteren nasipsiz sözlerin sahipleri, bilerek veya bilmeyerek bu tiyatroda rol almışlardır. Ne yazık ki, bunu yaparken de herkes için cazip olacak bir slogan olan 'Kur'an'ı yüceltme' sloganı ile yol almışlardır. Bugün gelinen nokta ise ortadadır. Allah'a sığınıyor, onun yardımını talep ediyoruz.
Sorunuzda geçen konuyu şu şekilde size ayrıntılandırabilirim:
Peygamber aleyhisselam efendimiz, bildiğiniz gibi yirmi üç yıl ümmetinin arasında kaldı. Elimizdeki hadis bilgileri bu yirmi üç yıla yayılmış dağınık bilgilerden oluşmaktadır. Bu birinci meseledir.
İkinci mesele şudur:
Dinimize ait hükümler, bir anda inmiş hükümler değildir. Birinci yılda inen de vardır, yirmi üçüncü yılda inen de vardır. Mesela on dördüncü yılda inen bir hükmü dinleyip, sekizinci yıldaki olaylarla karşılaştırdığımızda gariplikler görebiliriz. Bunu tersinden de okuyunca aynı şey olur. Tesettürle ilgili durum da böyledir. Tesettür, Ahzab senesi inmiştir ki yaklaşık olarak yirminci yıla tekabül eder. O seneye kadarki bir düğün tasvirinde, bugünkü son durum olan hükümlere kıyasla pek çok soru bulunabilir. Alkol için bile aynı şey geçerlidir, filan sahabi alkol içiyormuş! Diyene rastlayabiliriz. Bu nedenle dinimizin hükümleri, bir olayın tasvirini yapan münferit paragraflardan alınmamaktadır. Kur'an ve hadislerin tamamı ile yapılacak bir karşılaştırmadan sonra hükümden söz edilir.
Üçüncü olarak:
Kadınların, yabancıları olan erkeklerle mahremiyet şartlarında ilişki kurmaları, zannedildiği gibi demir perdeler arkasından yürütülen bir ilişki yumağı değildir. Yasak kadar tedbir de vardır o hükümlerde. Kadınların 'giyinmiş çıplaklar' gibi dolaştıkları bir ortamda Şeriat'ımızın, ihtiyat olarak getirdiği tedbirler, iffet sahibi her müminin baş tacı etmesi gereken tedbirlerdir. Elhamdülillah ki, böyle bir Şeriat'ımız vardır.
Değerli kardeşim,
Bugün bu tür konuları gündem yapanların, bu dinden olmadıklarını, casus olduklarını iddia edecek değiliz. Maazallah, kimsenin imanı ile alakalı ulu orta bir söz söyleyemeyiz. Ama 'başka bir konu yok mu?' Diye sorarız. Böylesi zevkinize daha yakın mı duruyor? Diye sorarız. Bu bir kompleks midir? Diye sorarız.
Ve deriz ki, böylesi olmayınca insanlık ne kazanacak, din adına ne elde edilecek? Nedir değişmesi istenen, müminlerin kızlarının ve eşlerinin de teşhiri mi istenmektedir, yoksa peçeli hâliyle misafirine garsonluk eden bir kadın görüntüsü mü istemektedirler?
Bu ve benzeri sorulara ikna edici bir cevap verilebileceğini zannetmiyorum. Bu soruların sahiplerinin ilerisini düşündükleri konusunda iyi niyet taşımıyorum. Tepki olsun, hürriyet furyasına katkı olsundur herhâlde beklentileri.
Elbette bunlar olacaktır, konuşmak isteyen konuşacaktır; büyük bir imtihan badiresinden geçiyoruz. Herkes imanını korusun. Düşmanı sınırlar ötesinde değil bağrımızda aramalıyız öncelikle. Bütün küffar ile beraber iman edenlerden bazıları da Şeriat'ımıza saldırıyorsa, bunda bir sır aramaya gerek yoktur, her şey ortadadır. Ahir zamandayız, fitne zamanındayız. İlim adamlarımızın kütüphanelere hitap etmek yerine insanlara konuşmaları farz olmuştur artık. Kalbinde maraz bulunanlara şirin görünme ve böylece onları dine ısındırma safsatasından vaz geçmenin zamanı gelmiştir. Cebrail aleyhisselam’ın rahmetler indirdiği bir zamanda bile kalbinde hastalık bulunanlar memnun edilememiştir. Eğlenceye dönüştürülen din vaazı toplantılarının akıbeti, bu sululuk ve dini zevklerimize göre şekillendirme olmuştur. Rabbim akıbetimizi hayra kaydırsın. Zaman yağcılık ve dalkavukluk zamanı değil dik durma, fedakârlığı ispat etme zamanıdır. Allah yardımcımız olsun.
Selamünaleyküm
Nureddin YILDIZ
facebook.com/nureddinyildiz
twitter.com/nurettinyildiz

Nureddin Yıldız