Mektuplar

Genleri İle Oynanmış Gıdalara (GDO) Karşı Tavrımız

3802
08.05.2020

Dünya büyük sorunlarla ve hastalıklarla uğraşıyor. Bu hastalıklarda gıdalarla gelenler önemli bir yer tutuyor. Gıdada büyük riskler özellikle bitkilerde ve genleriyle oynanmış bitkilerde bulunuyor. Din adamlarımız bu konularda neden açıklama yapmıyorlar. Manavda satılan her bitki yenebilir mi? Siz bu konuda ne diyorsunuz? Teşekkür ederim.

1953 yılı itibariyle genetik bilimi çalışmaları keşfedildiğinden beri teknoloji hızlı bir şekilde bahçemize ve tarlamıza girmiştir. Derin sonuçlarına bakmadan çiftçi ve tüketici, bu gelişmeden mutlu olmuştur. Bol ve ucuz ürün göz kamaştırmıştır. Küçücük kabaklar bir kişinin kaldıramayacağı kaya kadar olmuştur. Parmak kadar salatalık yetiştirilen tarlalardan keser sapı gibi salatalıklar getirilmiştir. Devletler de gelişmeleri elleri kolları bağlı gibi izlemişlerdir. Gelinen noktada toprak zayıflamış, haşerat türleri artmış, ne olduğu bilinmeyen bir mecraya sürüklenmiş tarım türü ortaya çıkmıştır.
 
Bugün insanlık büyük bir nimet, o nimet çapında da bir musibet yağmuru altındadır adeta. Gelişen teknoloji tarımda da kendisini gösterince mucizevî denecek ürünler alınmaya başlandı. Teknoloji tarlaya girdi, biri yüz yaptı. Teknoloji tarlaya girdi, dertli bir bereket getirdi. Bu yeni durum insanın midesini şişirdi ve israfa sürükledi. İnsan yediğinden fazlasını neredeyse israf eder oldu. Allah’a sığınır ve akıbetimizi hayırlı etmesini dileriz.
 
DNA’sı ile oynanmış bitkiler yiyecek olarak tüketilebilir mi, sorusunun cevabı din âlimlerinden önce tıp adamlarından alınmalıdır. Allah Teâlâ’nın yarattığı nimetler içinde yasak olanlar sınırlıdır. Helal olanlar geneli oluşturacak kadar çoktur. İnsana zarar vermeyen şey ancak helal olabilir. Bu zarar da kısa veya uzun vadede aynı sonucu oluşturur. Bugün ne yazık ki tükettiğimiz gıdaların bize ne verdiğini ve neyi götürdüğünü bilmekten bile mahrumuz. Manavlardaki görüntüler hele fiyatları düşükse gözümüzü kamaştırmaktadır. Daha fazla alabiliyor, gerekenden fazla yiyebiliyoruz. Şimdilik gündemimiz bu kadarla sınırlı kalmıştır. DNA’sı ile oynanmış bitkiler biyolojisi bozulmuş bir nesil getirmedi mi, sorusunun cevabından herkes ürktüğü için gündemden uzak tutulduğunu zannediyoruz. Biz, hangi gıdaların genlerine müdahale edildikten sonra yenebileceği konusunda ilkelerimizi şöyle belirleyebiliriz:
 
a- Uzun vadede bile olsa tüketildiğinde direkt veya hayvanlar ve çevre yoluyla insana zarar vermiyorsa,
 
b- İnsanlar bu eylemleriyle Allah’ın yaratmasına bir meydan okuma mantığı gütmüyorsa,
 
c- DNA üzerindeki çalışmalar mesela domuz gibi katî ve tartışmasız bir haramla kaynaştırma nedeni olmuyorsa,
 
d- Yeryüzü bitki ağını köklü değişiklikle etkileme gibi bir sonuca götürme riski yoksa genleri ile oynanmış bitkiler tüketilebilir.
 
Bitki dünyasındaki gelişmeler insanlar için kanserojen tehdit oluşturuyor, şeklinde bir iddia yüksek sesle dillendirildiği hâlde buna karşı gözle görülebilir bir önlem de alınmış değildir. Bu çalışmalar, dünyanın parasına hükmeden güçlerin eli altında yürütüldüğü için söz konusu ürünlerin insana, hayvana, tabiata hangi zararları verdiği ciddi bir şekilde gündeme bile getirilemiyor.
 
Bizim, gübresinden üretilme tarzına kadar başta buğday olmak üzere hiçbir gıda hakkında din adına konuşma imkânımız olmuyor. Konuşulsa da etki alanımız yok denecek kadar küçülmüş durumdadır. Bu sorulara birinci dereceden muhatap tıp dünyası olmalıdır. Tıbbın ‘sakıncalı değil’ dediği yenmelidir. Siyaset bunu kanunlaştırmalıdır. Fetva da bunun üzerine kurulu olmalıdır. Böyle bir sistem kurulana kadar da yiyebileceklerimizle yiyemeyeceklerimiz aynı sofrada karışık bir gıda anlayışı ne yazık ki devam edecektir. Sadece bu konu bile aklımızı başımıza almamız için yeterli olmalı idi aslında. Hasbünellah…
 
Nureddin YILDIZ
fb.com/nureddinyildiz
twitter.com/nurettinyildiz
instagram.com/nureddinyildiz