Mektuplar

“Hocam, Nefsimle Baş Başa Kalmaktan Çok Korkuyorum”

11651
10.06.2015

Saygıdeğer Nurettin Hocam,
Bir buçuk senedir sohbetlerinizi dinleyen bir bayanım. Önceleri ara sıra, son 8 aydır sürekli dinliyorum. Telefonuma yeni sohbetler ekleniyor, sırasıyla dinliyorum. İnş kaçırmamaya dikkat ediyorum. Özel meseleleri fetva meclisinden bulup faydalanıyorum. Babam ben küçük yaştayken vefat etti. Ben de, dinimi iyi öğrenip yaşamak için bir tarikata bağlandım. Orada çok şey öğrendim. Ama son zamanlarda, Şeyh hazretleri çok ön plana çıkarıldı. Sanki Rasûlullah’tan çok ismi geçer oldu. Ve himmet istemeler kafamı karıştırdı. Şeyh ilahilerinden hoşlanmaz oldum. Artık çekildim. Orada hizmet ehliydim. Hatme yaptırıyordum. Kur’an okumam çok iyi olmadığı halde öğreticiydim. Ne derlerse yapıyordum. Kimse zorla yaptırmıyordu. Ben kendiliğimden, Allah rızası için yapıyordum. Hipnoz olmuş gibiydim. Rabıtasız gezmiyordum. Kalpleri çeviren Allah, nasıl olduysa bana soğukluk verdi. Beni şeyh değil Allah görüyor diye düşünüyorum. Şimdi sohbetlere katılmıyorum. Evimde çocuklarımla ilgileniyorum. Temizlik yapıyorum, yemekle uğraşıyorum, eş-dost-akraba ve komşulara gidip geliyorum. Bunlar önce ikinci plandaydı. Şimdi daha ön planda. Tabi namazımı kılıp Kur’an’ımı da okuyorum. Sanki bana, ben merkezli yaşıyormuşum gibi geliyor. Nefsimle baş başa kalmaktan çok korkuyorum. Hani peygamber efendimizin gemi hadisi var ya, ben kendimi geminin üst katında hissediyorum. Alt kattakiler, çok yardım beklerdi ya. Şimdi sizden tavsiye bekliyorum. Ben evimde, namazını kılıp Kur’an’ımı okuyup oturmam mı lazım, yoksa geminin delinmemesi için çalışmam mı lazım? Ne yapabilirim? Çok şükür halim vaktim iyi. Ama hesap gününden korkuyorum. Ben de cennette Asiye annemizle, Hatice annemizle bir arada olmak istiyorum. Ben evde, kocam ve çocuklarımla ilgilenerek ve internetten sohbet dinleyerek, ilmimi arttırarak Allah’ın rızasını kazanabilir miyim? Hocam, Kur’an okuyorum, hadis okuyorum, Allah’ın ilmine doyamıyorum. Hocam, tarikatlar çok çalışıyorlar ama içeriklerinde yanlışları çok fazla. İnanın içine girmesem bilmezdim. Tarikatı doğru yaşayanlara sözüm yok. Ama artık ben, Muhammed ümmeti için çalışmak istiyorum. Dualarınızı ve tavsiyenizi bekliyorum.Derdim Allah rızası...

Selamünaleyküm.
Değerli bacım,
Rabbim, kalbinizdeki nuru eksik etmesin. Sizi, bizi ve hepimizi, ailelerimizle beraber Firdevs cennetlerinde nimetlendirdiği kullarından eylesin. Ne mutlu size, kendi iradenizle geminin yönünü belirleyen kullardan olmaya gayret ediyorsunuz. Sizi tebrik ederim. Çok iyi bilesiniz ki değil sizin yaşadığınız şehir, dünya sizin gibi hakikati arayanlarla doludur. Siz erken uyanmışsınız, muhakkak şükredin, muhakkak.
Size genel olarak takip etmenizi tavsiye edebileceğim hususlar olabilir ama özel konuları özel yazmak gerekir. Bunu bilmelisiniz:
1- Şu andaki durumunuzla geçmişinizi karşılaştırmayı sürdürmeyin. Bu sizi, gereksiz yere meşgul eder. ‘Şöyle idi..’ türünden bilgiler, vaktinizi ve enerjinizi israf eder. O zamandaki arkadaşlarınızla aranızda, huzursuzluklara kapı aralayabilir. Hiç gerek yok. Siz, dün de Allah için bir şeyler yapmaya çalışıyordunuz, bugün de. Niyetiniz iyi olduğuna göre inşaallah siz niyetinizle me’cur olursunuz. İlke olarak biz, tarikat erbabı ile cedelleşmeyi gereksiz buluruz. Neticede onlar da Allah rızasını arıyorlar, biz de. Hem de büyük iddialarla arıyorlar aradıklarını. Evet, şu veya bu bölümüne itirazımız olabilir, Şeriat eksenli bakınca bazı hataları görebiliriz. Bırakalım da Allah Teâlâ, kimin haklı kimin haksız olduğuna hükmetsin. Biz kendimizi hüküm veren yerine koyamayız. Hüküm Allah’ındır.
2- Yapacağınız ya da yapmanız gereken işler arasında bir sıralama yapmanız gerekir. Bu sıralamayı:
a- Zorunlu olanlar,
b- Gerekli olanlar,
c- Lüks olanlar diye sıralayın.
Bu üç sıralama ölçütü sizin ibadetinizde, günlük hayatınızda ve her alanda temel metodunuzu oluşturmalıdır. İbadetlerinizde mesela, sabah namazı ‘a’ maddesindendir. Sabah namazından sonraki tesbihat ‘b’ veya ‘c’ maddesinden olabilir.
Yemek yemeniz ve eşinize-çocuklarınıza yedirmeniz ‘a’ maddesindendir. Ayda bir bir kek yapıp çocukları mutlu etmeniz ise ‘b’ maddesinde olabilir.
Anne babanızı ziyaret edip dualarını almanız ‘a’ maddesindedir. Komşularla çay muhabbeti yapmanız ise ‘c’ maddesinde olabilir.
Bir bütün olarak baktığınızda da, sizin eviniz her zaman ‘a’ maddesidir. Filan çalışmaya katılmanız, hatta tarikata katılmanız ise hiçbir zaman ‘a’ değil sürekli ‘b’ maddesindendir. Böyle bir planlama yapmalısınız. Aksi takdirde iş içinde boğulur kalırsınız ve hiçbir işi tam olarak yaptığınıza da inanamazsınız. Neticede bunalırsınız. Din sizi bunaltıyor gibi hissettirir şeytan. Bu planlama ve sıralamada, sizden daha iyi durumda olanlardan destek alabilirsiniz.
3- Şunu unutmayın: İyi bir dindarlık iyi bir insanlıkla mümkündür. Biz, insana indirilen bir dini yaşıyoruz. Melek de değiliz, hayvanlardan bir hayvan da. İnsanlığı yitirdiğimiz yerde dinimizi bulamayız. Bu nedenle, ne dini faaliyetlerinizde ne de diğer işlerinizde, insanlıktan kırparak iş yapmaya kalkışmayın. Size örnekler vereyim. Bu örnekler bu kuralın tamamını oluşturmuyor, gerisini sizin ilave edebileceğiniz temel kuralları oluşturduğunu kabul edebilirsiniz:
a- Uyku insanî bir ihtiyaçtır. Uykuyu, yeterli seviyenin altında tutarak dindarlaşamazsınız. Ne uykuya batarak, ne de uykuyu ihmal ederek kulluk yapılamaz. Aynı şey yemek için de söylenebilir.
b- Yalnızlık Allah’a mahsustur. Biz insanız, insanla yaşamaya da mecburuz. Çevrenizden insan eksik olmamalıdır. Seçici olun, sizi takdir edenle oturun ama insansız sakın kalmayın. Aksi takdirde ya sapıtırsınız ya da delirirsiniz.
c- İnsan olmanın tabii sonuçlarından biri de, her gün farklılaşan bir bedenle yaşıyor olmamızdır. Bunu şunun için belirtiyorum: Kendinizi, kırk beş yaşında iken kırk yaşındaki gibi hissetmeye kalkışmayın. Yaşınızla beraber siz de ilerleyin. Yaşınız ilerlemiş ama siz hâlâ eskilerde kalırsanız, bedeniniz sizinle savaşır. Bu savaşı da siz kaybedersiniz.
d- İnsan, yorulan ve usanan bir mahlûktur. İbadetler de dahil, usanacak duruma gelinceye kadar yapmayın bir işi. Dinlenmesini, renklenmesini bilmek gerekir. Zaman zaman helal eğlenceler de yapın. Dünyayı kendinize haram ederek kulluk yapmaya kalkışmayın.
e- Allah Teâlâ size farklı bir kabiliyet muhakkak vermiştir. O kabiliyet üzerinden, dinine hizmet beklemektedir. Herkesin bir kabiliyeti vardır. O kabiliyet keşfedilemediği için kimilerinin adı tembeldir, avâredir.. Mesela, hitabet kabiliyetiniz olabilir. İyi organize yapabilirsiniz. Hastalara moral veriyor olabilirsiniz. Küçük çocukların dilini iyi anlıyor olabilirsiniz. Ama muhakkak bir kabiliyetiniz vardır, unutmayın.
f- İnsan olmanın en tabii gereklerinden biri de, bir eşe muhtaç oluşumuzdur. Bu nedenle de eşinizin kıymetini bilin. Onu, dünyadaki cennet anahtarınız olarak bilin. Belki o, bu durumu takdir edemeyecektir ama siz takdir edin ve kazanın. O da takdir edebiliyorsa ne a’la.
g- İstişare etmek, yemek yemek kadar tabii bir ihtiyaçtır. Her mü'min, mü'mince bir iş olarak istişare etmeyi bilmeli, istişare edecek birini bulup onu hiç kaybetmemelidir. Bir müsteşarınız bulunsun. Onu sevin, koruyun.
4- Bu dünyadaki en büyük imtihanımızın, nefsimiz olduğunu çok iyi bileceğiz.
Sonra da, ailemizin en büyük cihat alanımız olduğunu unutmayacağız.
Siyasetten ticarete kadar her alanda, Müslümanca yaşama mücadelesi için burada var olduğumuzun şuuru ile yaşayacağız.
5- Kur'an okumayı;
a- Tilavet ibadeti için,
b- Anlayıp mü'mince yaşama gereği için,
c- Bu sıkıntılı dünyada çatlamamak ve ruhumuzu dinlendirmek için yapacağız. Okuyacağız, okuyacağız, okuyacağız. Mağlup olan şeytan oluncaya kadar okuyacağız.
6- Dua silahı diye bir silah edinmeliyiz. Duayı silah gibi kullanacağız, dua hususunda hiçbir kaçamağımız yoktur, olamaz da.
Sizden dua bekliyorum. Allah’a emanet olunuz. Eşinize ve yavrularınıza da selamlarımı iletiniz.

Nureddin Yıldız