Ailemin kötü evlilik örneğinden dolayı evlenmekten korkuyorum
Annemle babam yaklaşık iki yıldır aynı evin içinde iki yabancı gibiler, mecaz olarak değil gerçekten öyleler, aynı sofrada oturmuyorlar, hep ayrı yiyoruz yemeklerimizi. Odaları zaten ben kendimi bildim bileli ayrı. Aynı evin içinde birbirleriyle karşılaşmamak için çaba sarf ediyorlar, hiçbir iletişimleri yok, bu durum bizi çok etkiliyor. Babam namaz kılmayan biri ve hiçbir hassasiyeti yok. Boşanın diyoruz ama babam rahatlığa alıştı, artık evi bırakıp gidecek gücü kendinde görmüyor sanırım. Ben ileride sağlıklı bir evlilik yapamamaktan çok korkuyorum. Evin tüm sorumluluğu bana ait, annemle babamın arasındaki köprü oldum yıllarca. Evlilik niyetiyle görüşme teklifi gelince reddediyorum. Ben bu evden gidersem ne olur… Annem çok güçsüz biri, ‘beni ayakta tutan sensin’ der. Anne hakkı baba hakkının önemini de gözetmeye çalışıyorum ama bu durumu artık yönetemiyorum, hocam bir yol gösterin lütfen.
Annenle babanın yıllar içinde geldikleri bu nokta, senin çözmen gereken bir mesele değil.
Sen sadece evlatsın, arabulucu değil…
Babanın namaz kılmaması, annenin güçsüzlüğü, evin maddi-manevi yükü… Bunların hepsini bir genç kızın sırtına yüklemek ne insanîdir ne de dînîdir.
Sana rehber olacak maddeler yazacağım. Dikkatle okumanı tavsiye ederim:
- Annenin duygusal bağımlılığına karşı sağlıklı sınırlar koymalısın. Annenin “sensiz ayakta duramam” demesi seni duygusal olarak bağlasa da senin hayatını kilitlememeli.
Senin de bir ömrün, bir geleceğin, umutların ve ihtiyacın var. Annelik hakkı kutsaldır ama “evladını kendine kurban etmek” bu hakkın sınırlarını aşar. - Babanın tavırları karşısında mesafeli ama saygılı ol: Namaz kılmıyor, iletişim kurmuyor, sorumluluk almıyorsa bu onun kendi imtihanı. Senin görevin nasihat etmek değil, terbiyeni koruyup sınırını çizmektir. Babana düşmanlık etmeden ama sorumluluğunu da yüklenmeden yaşamalısın.
- Kendine evlenme hakkını çok görme: Evlilik, senin de hakkın. “Ben gidersem bu ev dağılır” endişesiyle sen de yıkılma. Sen bu evin direği değilsin, sen bir evlatsın. Annenin yükünü biraz paylaş, gerekirse diğer kardeşlerine danış. Ama kendi geleceğini ertelerken yılların gidişini izleme.
- Evlilik tekliflerini oturup değerlendir, kaçma: Gelen teklifleri “evde işler kötü, ben nasıl evleneyim” diyerek hepten geri çevirme. Her gelen teklifin içine doğmuyorsa reddet ama “evlilik beni kurtarır mı?” düşüncesiyle değil, “ben hayırlı bir eş olur muyum?” diye düşünerek karar ver. Görüşmelerde ailenin durumunu anlatmak mecburiyetinde değilsin. Sorulursa dürüstçe ama ifşa etmeden bilgi verilebilir.
- Bir manevi danışman edin: Yakın çevrende bir hoca hanım, bir mürşide gönül vermiş bir abla yahut ehil bir psikolojik danışman bulabilirsen ona içini dök. Yalnız kaldıkça meseleler büyür. Paylaştıkça hafifler, istişare ettikçe doğrular netleşir.
- Kendini heder etme. Bu evde olanları gözlemle ama aynısını yaşamaktan korkma.
Çünkü sen uyanıksın, farkındasın ve istişareye açıksın. Bu bile senin aynı hataları yapmayacağının bir işaretidir.
Sen Rabbine tutunmuş, duyarlılığı olan bir evlatsın. Bu acılarla şekillenmiş kalbinin karşılığı boş kalmaz. Sen Allah’a sığınırsan, O seni dünyaya da ahirete de hazırlar. Güçlü olmak zorunda değilsin, ama sabreden olmak zorundasın.
Rabbim seni zayi etmesin, dualarını kabul buyursun, hayırlı bir eş, huzurlu bir yuva ve güçlü bir istikamet nasip eylesin.
“Allah’ım, bu kızımızın kalbime ferahlık ver. Ona çıkış yolu göster. Ailesiyle arasına sınırlar koy, onu isyandan koru. Ona hayırlı bir eş, hayırlı bir yuva nasip eyle.”