Annemle hiç anlaşamıyoruz, psikolojik olarak tükendim, ne yapmalıyım?
Hocam ben nereden başlayacağımı bilemiyorum ama artık anneme "anne" bile demek istemiyorum. Onun geçmişi, ailesi, hayatı ve yaptığı seçimler birçok şeyi elinden aldı ve kaderi hep istemediği şekilde ilerledi. Eşiyle ve çocuklarıyla hiçbir zaman uyum sağlayamayan biri.
Yıllar boyunca yaptığı, söylediği şeyleri milyonlarca kez görmezden gelmeye, alttan almaya çalışarak hayatımıza devam ettik. Ancak biz onun geçmişinin sorumlusu değiliz. Fakat o, sanki bizim kaderimize yön veren kişiymiş gibi davranıyor. Kendi yaşadığı zorlukları, acıları bize de yaşatmak istiyor gibi. Sürekli kurban rolüne bürünüyor.
İki ablam da farklı hayallere sahipti ama sonunda dayanamayarak evlenmeyi seçtiler. Annem sürekli bizlere beddua ediyor, bizim de onun kaderini yaşayacağımızı söylüyor. En büyük ablama hiçbir sebep yokken çok ağır hakaretler ve beddualar etti. Ne kadar hakkı vardı bilmiyorum ama ablam onun söylediklerinin çoğunu yaşadı. Yine de asla sesini çıkarmadı.
Küçük ablam ise hep doğru şekilde anlatmaya çalıştı yaşadıklarımızı ama annem anlamayı hiç istemedi. Ben de küçüklüğümden beri hep sustum, alttan aldım. Üniversiteye başladığımda artık dayanamamaya başladım ve sık sık kavga eder hale geldik.
Hepimiz yirmili yaşlarımızdayız ama hâlâ bir uyum yok. Ben ablamlar gibi bir yol seçmek istemiyorum. Kendi başımın çaresine bakmak istesem bile ekonomik şartlarda bu çok zor. Babamı, ablalarımı ve beni psikolojik olarak defalarca çöküş noktasına getirdi. Her yeni başlangıç daha da zorlaştı.
Bazen annem sevgi göstermeye ya da gülmeye çalışıyor ama o kadar samimiyetsiz geliyor ki... Yüzüne gülsem bile içim ağlıyor. Onunla aynı ortamda olmak bile yaşama isteğimi azaltıyor.
Ne kadar düzgün kalmaya çalışsam, ne kadar sabretmeye çalışsam da içten içe tükeniyorum. Gerçekten çok yoruldum... Ne yapmalıyım?
Kızım, sen suçlu değilsin!
Annenin geçmişi, kırgınlıkları, travmaları olabilir. Kimsenin hayatı güllük gülistanlık değil. Ama o geçmişin sorumlusu sen değilsin!
Senin dünyaya gelişin bir kaderdi. Ve Allah seni başlı başına bir kul olarak yarattı. Annenin duygusal boşluklarını doldurmak, geçmişindeki hataların bedelini ödemek senin görevin değil.
“Annemin yaşadığı şeyleri ben yaşayayım diye uğraşıyor” diyorsun…
Evet, bazen bazı anne-babalar, istemeden de olsa çocuklarını kendi acılarının tekrarı haline getirir.
Bu zalimce bir döngüdür. Allah bu döngüyü kırman için seni uyandırmış olabilir.
Anneni sevmek zorunda değilsin ama saygı çizgisini aşmamalısın.
Bu cümle sana çok uç gibi gelebilir ama Nureddin Yıldız Hoca bu konuyu birçok kere dile getirdi:
“Anne-babayı sevmek zorunda değiliz. Anne-babanın hakkı, sevgiden değil, itaate dair değildir. Onlara zulmetmeden, küfür etmeden, isyan etmeden yaşamaktır esas olan.”
Yani sen “ben anneme artık içimden anne demek bile gelmiyor” derken günaha girmiyorsun.
Ama annen hakaret etmek, ah almaya yol açacak bir laf etmek, öfke kusmak, senin kul hakkına girmen olur. O da seni başka bir dert zincirine hapseder. Bu yüzden iletişimi en aza indir ama saygıyı sıfırlama. Bir selamla, bir evet-hayırla, bir "olur" cevabıyla geçiştir. Kalpten değilse de dıştan çizgiyi koru.
Zehirli anne-baba ilişkileri gerçek bir imtihandır. Senin annen "çocuklarını duygusal esir gibi kullanan", onların hayallerini bastıran, geçmişini silah gibi kullanan bir anne figürü gibi görünüyor. Bu gibi anneler için psikolojide "narsistik anne", "kurbanlaştırıcı ebeveyn" gibi terimler kullanılır. Ama biz buradan bakınca şunu deriz:
Allah sana bu kadını imtihan olarak verdi. Ona rağmen iyiliği, doğru yolu, sabrı ve çizgiyi bulabilir misin? İşte bu da senin cihadın. Kimi ömrünü cephede verir, kimi anasının gözyaşlarını sile sile ömrünü tüketir. Seninki ikincisi. Ama unutma, Allah şahit… Hem de her gözyaşına, her içine attığın isyana, her “yine sustum ya Rabbi” deyişine…
Kardeşim, Allah sana akıl, irade ve plan yapma yeteneği verdi, strateji üret. Şu anki işine odaklan. Ve unutma, evlilik bir kaçış değil, bir tercihtir. Ablaların bu acılardan kaçmak için evlendiyse ve pişman oldularsa sen evliliği bir sığınak değil, bir dava arkadaşlığı olarak düşün. Yani yalnız yaşaman gerekse bile doğru kişi gelmeden adım atma.
Bir psikologla veya danışmanla görüş. Senin gibi hassas, düşünen, içi dolu biri için bu yaşananlar travmatik izler bırakabilir. Bir İslami değerleri olan, seni yargılamayacak bir danışmanla 3-4 görüşme yapman, hayatının yönünü değiştirebilir. Unutma psikolog şeyh değildir. Sadece yol haritası çıkarır.
Allah seninle, seni görüyor ve imtihanının farkında. Hiçbir gözyaşı yerde kalmaz. Hiçbir "anne bile olsa zulmeden" mazur görülmez. Hiçbir iyi evlat da annesiyle yaşadığı sıkıntılar sebebiyle cezalandırılmaz. Allah sana ferahlık, dirayet ve sabır versin. Senin gibi düşünen biri, karanlıkta bile kıbleyi bulan biridir.
FETVA ETİKETLERİ
anlaşmazlık anne annenin bedduası anne rızası beddua etmek evlilik kader kavga saygı