Yazılı Fetva

Camide namazdan sonra tesbihat yapmadan çıkmak hata mıdır?

18269
05.08.2015

Bir camide namaz kılmıştım. Farzı kıldıktan sonra, tesbihatı ve duayı beklemeden camiden çıktım. Daha sonra o camide beni gören bir beyefendi, duayı beklemeden camiden çıkmamın büyük hata olduğunu söyledi. Ücret almadan giden işçi gibi sayılmış olduğumu vurguladı. Söylediği doğru mudur?

İstanbul’da bir camide eda ettiğiniz namazın son bölümünde ‘topluca yapılan tesbihat ve dua’ örneği Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin döneminde yoktur. Bilhassa Osmanlı’dan sonra yaygınlık kazanmış bir uygulamadır. Namazdan sonra ‘allahümme entesselamü…’ denmesi, ayetelkürsi, ihlâs, felak ve nas surelerinin okunması, otuz üçer defa sübhanellah, elhamdülillah, allahuekber denmesi ve benzeri bazı tesbihatın yapılması sünnette vardır. Bu tesbihatı yapana da önemli sevaplar vaat edilmiştir.
Asıl olan şudur: İmam cemaatle namazı kılar. Selamla beraber cemaatle eda edilen bölüm bitmiş olur. Müezzinin görevi de ikametle beraber bitmiş olur. Fakat özellikle Türkiye’de yaşayan Müslümanlar arasında, imamın selam vermesinden sonra, müezzinin işaretiyle tesbihat yapılması adet halini almıştır. Bu uygulamanın sonradan ihdas edilmesine itiraz edilebileceği bellidir. Nihayetinde sonradan geliştirilmiştir. Aslı önemli sünnetlerden olan bir işin uygulamasında yenilik yapılmıştır. Bu yeniliğe karşı olmanın haklılık payı vardır. Hindistan Müslümanlarının yirminci asırdaki ileri gelen âlimlerinden Ebu’l-Hasen en-Nedvi rahmetullahi aleyh, Türkiye’ye yaptığı bir ziyaret esnasında, İstanbul Fatih Camii'nde, farz namazdan sonra tesbihatın müezzin yönlendirmesiyle yapılmasına karşı refakatinde bulunan Emin Saraç hocaefendiye şöyle bir yorum yapmıştı: ‘Allah Osmanlılardan razı olsun. Bu tesbihatı, namazdan sonra topluca yapmaya vesile oldular da, milyonlarca Müslüman, tek başına kalsalar yapmaya üşenecekleri bir sünneti tatbik etmiş oldu. Böylece, zor dönemler geçiren Türkiye Müslümanları tesbihatı dahi unutmamış oldu!’ Dikkat edilirse bu bakış tarzında, çok farklı bir incelik üzerinde durulmaktadır.
Her halükârda, önemli olan bu sünneti tatbik etmektir. Cemaatle yapan, niyetinde samimi ise, inşallah ecrini alacaktır. Münferit yapan da ihlâsla yaptıysa o da ecrini alacaktır.

Nureddin Yıldız