Yazılı Fetva

Ekonomik olarak zorlanılan bu süreçte alacaklı ve borçluların durumu hk.

1837
21.04.2022

Covid denen beladan sonra kiraların ödenmesi konusunda ne olacağına dair bir endişe hâkim. İnsanlar afet var diyorlar, mal sahipleri sabırlı olsun istiyorlar ama aldığı kira ile geçinen insanları yok kabul ediyorlar. Böyle bir afet nedeniyle kiralar ödenmese de olabilir mi hocam?

Tarihte yaygınlığı açısından bir benzeri görüldüğünü zannetmediğimiz büyük ve yaygın bir bela ile yüz yüzeyiz. Sonrası ne olacağı da belli değildir. Bir kira meselesini konuşuyoruz ama biiznillah afetin sağlık bölümü düzeldikten sonra ekonomik ve sosyal olarak ortaya çıkacak muhtemel afet neler getirecek, altından nasıl çıkılacak bilemiyoruz. Büyük uluslararası oluşumlar hatta devletler çökebilir, yeni bir dünya düzenine gidilebilir. Dileriz Rabbimizden ümmetimizin hayrına olan sonuçlara yürümüş olalım.

Bu borçlar konusunda, devletin üreteceği çözümün şart olduğu kanaatindeyiz. Şahıslar olarak çözüm üretmemiz zor gibi durmaktadır. Devlet bir kural belirler, o kurala herkes razı olur. İdeal olan budur.

Borç konusu bu olaydan önce de gevşek tutulan bir konuydu. Bankalardan başka kimsenin alacağını vaktinde tahsil edebildiği söylenemezdi. Şimdiki durum ise ödeyebilecek olanların durumunu dahi riske atmış görünmektedir.

Biz şunu bilir ve söyleriz:

  1. Ahirete iman edenler için bir insana borçlu olmak ve ahirete gitmek büyük bir risktir. Kişi mezara konsa bile borcuna karşı rehin kalacağını bizzat Peygamber aleyhisselam efendimiz haber vermiştir. O kadar ki, önüne getirilen cenazelerin borcu olup olmadığını sorarak cenaze namazlarını kılmıştır. Borcu bulunduğunu öğrendiği cenazenin namazını kılmayıp “arkadaşınızın namazını kılın” dediği olmuştur. Borç bizim için bu kadar önemli bir sorundur. Elbette bugün yaşanan bu büyük afet üzerinden bir değerlendirme yapılacaktır ama herkesin yine de kalbine danışması gerekir. Ortada bir ahiret endişesi vardır.
  2. Borç vermek, bilhassa böyle zamanlarda insanların ihtiyaçlarına borçla da olsa yardım etmek büyük bir fazilettir. Dinimizin ibadet dediği şeylerdendir. Bu da unutulmamalıdır.
  3. Öte yandan, alacaklının zora düşmüş borçluya kolaylık sağlaması, süresini uzatması dinimizin bize “sevap kazanma yollarından” biri olarak gösterdiği bir ibadettir. Herkes imanı kadar bu yolu yürüyecektir şüphesiz. Malın insandan değerli olduğu bir dünyada bunu gerçekleştirmek ancak Allah’ın lütfettiği kullarından olabilenlerin işi olsa gerek.

Durum ne olursa olsun, borç bir haktır. Nakit alınan borç, bir ticaretin bedeli olan borç veya kira gibi anlaşmalardan kaynaklanan borç hangisi olursa olsun borç dinimizin boynumuzdaki en ağır yüklerden biri olarak bize gösterdiği bir sorumluluktur. Bu bir iman testine dönüşürse herkes imanı kadar başaracak demektir.

Bir yandan da borçluların mevcut durumu suiistimal etmeleri gerçeği vardır ki, iyinin kötüden ayırt edilmesi çok zor bir karışıklık olacak bu. Allah’a sığınır ve akıbetimizin hayır olmasını dileriz.

Nureddin Yıldız