Eşimin ailesiyle olan ilişkimiz evliliğimizi etkiliyor, ne yapmalıyım?
Kardeşim doğum yaptı. Annemler de bu dönemde hacdaydı. Kardeşimin eş tarafı yabancı ve gelemediler. Annem de eşimden rica etti bu bayram oraya gidip yardımcı olsanız diyerek. Eşimin de rızasıyla gidip orda kaldım. Bayram günü kardeşimin durumunu görerek eşimin ailesini ziyaret etmek istemediğimi, kardeşimin bana ihtiyacı olduğunu belirttim. Sezeryan doğumdu ve yanında aileden bakabilecek kimse yoktu. Eşimin buna rızası olmadığından bayramda ailesinin yanına gittik. Babası engelli ve ailesiyle dedesi beraber yaşıyor. Büyüklerin emeği çok fazla ama dini yönden hassasiyeti olan biri değil. Gittiğimizde dedesi bizimle konuşmadı. Sonra arkamdan diğer gelinle konuşmalarına şahit oldum. Gidip kendisine eşimin ve anne babamın rızasıyla kardeşime gittiğimi belirttim. Sen eşinle anlaşmış olabilirsin ama bizim örfümüzde böyle bir şey yok dedi. Ben de eve geldiğimde eşime bu durumdan rahatsız olduğumu, bu şekildeki bi tutumun onlara karşı kalbimi soğuttuğunu, İslami olarak da benim onları ziyaret etmek zorunda olmadığımı, bunu onun ve Allah’ın rızasını kazanmak için yaptığımı belirttim. Eşim, “Allah yakın akrabayı ziyaret etmeyi buyuruyor” diyerek benim kalbimi gerçekten kırdı, ben kan bağı olmadığı için yakın akrabam olmadıklarını anlattığım halde.
Birinci sorum: Hocam benim eşimin dedesine her bayram gitmem ve onlarda kalmam gerekiyor mu?
İkinci sorum: Eşimin dedesinin bu tavrına karşı benim soğuk davranmam ve gitmek istememem günah mı?
Üçüncü sorum: Eşimin ilk görüşmede “bir bayram size bir bayram bize gideriz” şeklindeki isteğimi kabul etmesine rağmen “dedemler cahil, alttan al” deme hakkına sahip mi?
Kızım, evlilik dediğimiz müessese hak kavgası yapılan bir alan değildir. “Benim hakkım – senin hakkın” çizgisinde yürüyen bir evlilik, bir süre sonra yorgun düşer ve muhabbetini kaybeder. Rabbimiz nikâhı, iki tarafın da birbirini tamamlayıp desteklemesi için meşru kılmıştır.
Sen biraz fedakârlık edeceksin, eşin biraz fedakârlık edecek, eşinin ailesi de gerektiğinde geri durup anlayış gösterecek. Böylece yük tek bir tarafın omzuna binmeyecek, herkes üzerine düşeni yapacak.
Unutma, sabır ve anlayış gösterilen her an, evlilik bağını güçlendirir. Bu bağın kopmaması için bazen kendi nefsinden feragat etmek, karşı tarafı anlamaya çalışmak gerekir. Ama bu fedakârlık tek taraflı değil, dengeli olmalıdır. Herkesin “ben bu yuvanın selameti için ne yapabilirim?” diye düşünmesi, huzuru getiren anahtardır.
Şimdi sorularına vereceğim cevabı bu eksende düşünmeni istiyorum.
-Eşinin dedesi, senin kendi akraban sayılmaz. Onu ziyaret etmek farz değil, ahlâken güzel ve doğru bir davranıştır. Ziyaretin miktarı, sıklığı, kalma süresi tamamen senin ve eşinin ortak rızasına bağlıdır.
- Seni kıran tavırlar, özellikle haksız itham veya saygısızlık, kalpte soğukluk oluşturabilir. Bu insani bir durumdur, tek başına günah değildir. Ama düşmanlık besleyip beddua etmek ya da tamamen ilişkiyi koparmak (selamı sabahı kesmek) doğru olmaz.
- Doğru olan, evlilikte bu tür ziyaretleri karşılıklı fedakârlıkla yürütmektir. Sırf “onların örfü böyle” diye senin zorlanman doğru olmaz. Tamamen gitmemek de evlilik huzurunu zedeleyebilir. Kocanla konuşarak ve anlaşarak dengeyi sağlamak zorundasınız.