Video Fetva

Fıkıh nedir?

13921
02.08.2010

Fıkıh nedir?

Allah, kullarının cennete girmelerini istiyor. Cennete girebilmeleri için de gönderdiği dine uymalarını istiyor. Gönderdiği din de Kur’an’ıdır. Elinizde Allah’ın bizden ne istediğine dair Kur’an-ı Kerim var. Bir de o Kur’an-ı Kerim’in açıklamaları olan Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin hadis-i şerifleri var. Dolayısıyla din, ya Kur’an’dır ya hadistir, üçüncüsü yoktur… Kur’an ve hadis dindir. Ancak Kur’an ve hadis, günlük gazete lisanıyla yazılmış notlar değildir. Belli bir ilim, belli bir idrak ve belli bir çevrede anlaşılabiliyor. Nihayetinde Levh-i Mahfuz’dan indirilmiş bir kitap bu… Mirac görmüş bir peygamberin açıklamaları hadis-i şerifler… Her çobanın, her lise mezununun anlaması mümkün olmayabilir. Bunun için kendisini Kur’an’a ve Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin hadis-i şeriflerine adamış, 5 yıl, 10 yıl, 20 yıl Kur’an ve hadisle oturup kalkmış, Kur’an anlayan, hadis anlayan insanlar, Kur’an’dan ne anladıklarını, hadisten ne anladıklarını belli ilmi metotlarla; kıyasla, içtihatla, icma ile vs. bize izah etmişlerdir. Bu izahtan büyük bir ilim birikimi doğmuştur. Yani Kur’an’ın, hadislerin anlaşılmasına dair bir bilgi birikimi olmuştur. Bu bilgi birikiminin adı fıkıhtır. Dolayısıyla fıkıh, Kur’an’ın ve hadisin insan lisanıyla anlaşılmış ve kaleme dökülmüş şeklidir.
Ancak fıkıh, Kur’an değildir, hadis değildir. Nedir; Kur’an’ın, hadisin anlaşılmış şeklidir. Bu bizi çok ciddi bir kurala götürüyor. Kur’an’ın ne dediğini Ebu Cehil de anladı aslında… Ebu Leheb de Peygamber aleyhisselamın ne dediğini anlıyordu. Ama biz Ebu Leheb’in yahut da Abdullah ibni Ubey’in ne dediğini fıkıh notu olarak anlamıyoruz. Hiç beğenmiyoruz, elimizin tersiyle itiyoruz. Allah’a dost olan, Allah için Kur’an’la meşgul olan, Allah için gece teheccüd kıldıktan sonra sabah namazını kılıp haşyet içerisinde tazim ve tebcil ile Peygamber’in hadislerinin önüne oturup ondan bir şeyler anlayan ve bunları bize yazan âlimin ilmine fıkıh diyoruz biz.
Başka bir fakülteyi tercih edemediği için, puanı düşük olduğu için din öğreten bir fakülteye girip mecburen de din üzerinden memurluk maaşı alanın bize anlattıklarıyla, kendini Allah’a adamış, rahlesinin başında ömür tüketmiş, bir lokma haramı midesinden geçirmemiş Ebu Hanife’nin fıkhı aynı değildir. Biri Allah için Allah’ın dinine hizmet etti, biri de geçinmek için fıkıh üzerinden doktora yapmak zorunda kaldı. Biz Allah için yaşayacağımız dinimizi, Allah için yazan âlimlerin kitaplarından okumayı tercih ederiz; buna fıkıh denir, böyle âlime de fakih denir.

Nureddin Yıldız