Yazılı Fetva

Gıda tüketiminde dini ölçüler nelerdir?

4482
27.04.2020

Şöyle bir durum var hocam: Bazı Müslüman kardeşlerimiz gıda konusunda aşırı hassas davranıyorlar. Neredeyse balkonlarına buğday ekip ondan ekmek yapacaklar. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz ve bizim gıda konusunda dini ölçüler olarak nelere dikkat etmemiz gerekir?

Evet, gıda konusunda iki uç noktada gezindiğimizi inkâr edemeyiz. Bir kısmımız her ne satılıyorsa bakkalda onu yemekte sakınca bulmazken bir kısmımız da her şeyi şüpheli veya yasak gözüyle görebilmektedir. Konunun hassasiyetini tartışmaya gerek yoktur, gıda hassastır. Zira gıda sağlıktır ve dindir. İnsan, dünya toprağına yerleştiği zamandan beri bir gıda mücadelesi içindedir. Dinimiz bize, “cesedinin de sende hakkı vardır” diye ikaz etmiştir. İnsan, toprağı işleyebildiği kadar yaşama zevki bulmuştur. Medeniyetler toprağın kullanılabildiği yani ziraat yapılabilen yerlerde oluşmuştur.
 
Dinimiz insanlara:
 
-Çalışmalarını,
 
-Helal ve temizi bulmalarını,
 
-Tüketimde itidalli olmalarını,
 
-Savurganlık ve israftan kaçınmalarını temel kurallar olarak belirlemiştir.
 
Şu da bilinmelidir ki, insanın gücünü aşan hususlarda dinimizin bir zaruretler ortamı oluşturduğu da unutulmamalıdır. Böyle bir ortamın oluşmasına örnek olabilecek şu ilkeleri zikredebiliriz:
 
1- Gıda konusunda hassas olmamız kadar mü'min olmamızın gereği olacak ne olabilir? Kesinlikle dikkat edeceğiz gıdamıza. Allah’a kulluk için ayakta tuttuğumuz bedenler gıda ile aktif olabiliyor. İnsan olarak kaderimiz gıdaya mahkûm olmaya dayalıdır. Hastalıkların önemli bir bölümü gıda kaynaklıdır. İbadetlerin kabulü açısından da gıdanın etkisi yüksektir. “Temiz ve Helal” gıda tüketmek Allah’ın emridir. Gıda canlı hayatın temelidir. Ölmüş hayvan, kan, domuz, leş yiyen hayvanlar gibi belli gıda çeşitlerinin yasaklanması insan sağlığı ile esastan alakalıdır.
 
2- Mü'min birey ve mü'min aile güçlü olmalıdır. Bu güç için de gıda gereklidir. Bizim güçten anladığımız sadece bedensel sağlık ve güç değildir. Düşüncede, akılda, psikolojide, duygusallıkta, sosyal yapıda ve bedensel yapıda güçlü mü'min olmak gerekir. Sadece beden gücü yeterli bir güç değildir. Allah, bütün bunlarda güçlü olan kullarını daha çok sevmektedir.
 
3- Kur'an’ımız, iman ehli olmayanların gücü ellerine aldıklarında tarımı berbat edeceklerini özellikle bize bildirmiştir. (Bakara suresi 205.ayet) Bu bir anlamda şuna işaret etmektedir: Mü'minlerin bu hayatı İslamlaştırma mücadelesi bir noktada da tarımın yani gıdanın mü'min ellerde ve mü'mince oluşturulması gerekir.
 
Bugün gelişen teknoloji ile beraber genetik mühendisliği ile bitkilerin yapısı ile oynanmış ve herkesin geçici memnuniyetini sağlayan ama uzun sürede insan neslini çürümeye sevk eden bir sonuca gelinmiştir.
Çevre bitkiler ve insan açısından kirlenmiştir. Yeni yeni zararlı böcekler, haşerat üremiştir.
İnsanın oburluğunu ve doyumsuzluğunu yansıtan bir gösterge olarak bitki ve ürünü daha çok elde etmek için takviye ilaçlara yüklenilmiştir. Bu ilaçların insanı ve canlıları hangi akıbete sürüklediği ciddi bir şekilde konuşulmamaktadır bile.
 
Gıdayı saklama süresini uzatmak için geliştirilen katkı maddelerinin sonucu bilinmemektedir, bilinse de elden bir şey gelmez gerekçesi ile avunulmaktadır. Renklendiriciler, ambalajlama taktikleri ise ayrı bir sorun olarak durmakta ve çözümsüz izlenimi vermektedir. Bu ambalajlardaki kimyasal etkileşim, uzun süreli beklemenin oluşturduğu risk sadece tartışılmakta ve sonunda herkes tarafından ihmal edilmektedir.
Bütün bunlardan en başta yöneticiler sorumludurlar. İhmalkâr üretici ve dikkatsiz tüketici de kendi çapında sorumluluk taşımaktadır.
 
4- İnsanın maslahatı neyi gerektiriyorsa din onu emreder.
Esas olan gıdanın mübah olmasıdır. Zarar ortaya çıkınca da yasak devreye girer. Bunun için domuz, kan, yırtıcı hayvanlar, pislik yiyenler haram kılınmıştır.
 
5- Bu konuda şu fıkıh ilkelerini dikkatten kaçırmamalıyız:
İnsana zarar veren her şey yasaktır.
Bir zararı o zararın aynısı ile gideremeyiz.
Zararı önlemek bir fayda sağlamaktan daha önemlidir.
Helal ve haram bir araya gelince önce haram konusuna bakarız.
Daraldığımızda ve çare üretemediğimizde en az zararlıyı tercih ederiz.
 
6- Abdest için seçtiğimiz suda belli vasıflar aradığımız gibi tükettiğimiz gıdada da bazı vasıflar arayabilir olmalıyız. Yeni nesil bu ölçülerle eğitilmelidir. Siyasetçilerimiz seçim zamanlarında en azından önümüze geldiklerinde gıda konusunda onlara hesap sormasını bilmeliyiz.
“Aldatan bizden değildir” kuralını unutan yanmıştır. Buna ziraat erbabından en uçtaki bakkala kadar herkes dâhildir.
Allah Teâlâ yardımcımız olsun.

Nureddin Yıldız