Yazılı Fetva

Hangi hocaya güvenmeliyiz ve onların doğruluğunu nasıl değerlendirmeliyiz?

970
18.03.2024

Hocam ben on altı yaşında genç bir kızınızım. Azerbaycan’dan yazıyorum. Bildiğiniz üzere burada ehlisünnet üzere olan insanların ve hocaların sayısı pek azdır. Ben de elimden geldiğince YouTube üzerinden ehlisünnet hocalarımızı dinliyorum. Fakat hocam dinimiz ve Müslümanlar adına büyükçe bir sorunu göz önüne getirmek istiyorum. Hocalar arasındaki kavga ve çekişmeler. Bir hoca diğerine reddiye yapıyor, diğeri de ona. Dinimizin hükümleri Ashabı-Kiramdan dönemimize kadar korunarak geldiği halde bir hoca öbürünün dediğini kabul etmiyor. Bundan dolayı da çok çirkin görüntüler ortaya çıkıyor. Haliyle de bir sürü insanın kafası karışıyor. Ben bir hadis kitabı elime alıp da kendi kendime fetvalar çıkaramam ya! Muhakkak bir hocaya danışmalıyım fakat kafam öyle karışık ki. Biri kaza namazı var diyor birisi yok diyor. Birisi bu laik ülkede cuma namazı kılınmaz diyor, birisi kılınmalı diyor. Artık hocalar kendi aralarındaki kişisel meselelerini bile ekran karşısına taşır oldular. Böyle bir ortamda biz ne yapmalıyız? Dinlediğimiz hoca ne kadar doğru söylüyor ve ne kadar samimi bunu nasıl anlayacağız? Şimdiden teşekkür ederim hocam.

Değerli Kardeşim.

Daha önce hocamıza gönderilmiş olan benzer soruya verdiği cevabı sizinle paylaşayım;

Aziz kardeşim.
İmkânınız olsa da İslam tarihini başından itibaren bugüne kadar satır satır inceleseniz. Ne yazık ki bu ümmetin en ağır imtihanı iç imtihanı olmuştur. Sözünü ettiğiniz tartışmalar sadece şu anda bulunan sıkıntılar değildir. Tarih, benzer sürtüşmeler, tartışmalar ve ithamlarla doludur. Ama o muhteşem kullukları yaparak bu imtihanı kazanıp gidenler de o tartışmaların arasından sıyrılarak gitmişlerdir. Yani şunu söylemek istiyorum: Bizim imtihanımız müşrikleri, Yahudileri ve bize düşmanlığını bildiğimiz kitleleri aşarak Rabbimize gitmek değildir. Allah Teâlâ, önümüze neyi çıkarırsa onu kazanmaya mecburuz. Ashabı kiram başta olmak üzere bütün nesiller bu imtihana tabi tutulmuşlardır diyebiliriz. Bize düşen bundan ibret almaktır. Kâfirin önünde ceketini düğmeleyen ama mü'min kardeşinin önünde kaplan kesilen mü'min kendisi ile çelişen bir tavır içindedir. Bu üzücü ama gerçektir. Bu dini böyle yaşayacak ve Rabbimizin rızasını kazanacağız.
- Mü'min değerlidir. Hiçbir günah mü'mini atma nedenimiz olamaz.
- Mü'minler Allah'ın kitabı, Peygamber aleyhisselamın sünnetini katiyetle tartışamazlar. Âyetler ve hadisler bizim imanımızdır.
- Ümmet'imizin büyükleri olanlar, ulemamız, fukahamız, meşayıhımız, mücahitlerimiz önderlerimiz ve örneklerimizdir. Ama putlarımız değildirler.
- Kur'an ve Sünnet ölçülerinde içtihat ederek önümüzü açan, bize yol gösteren müçtehitlerimizi hürmet ve takdirle anmaya mecburuz. Allah'ın şeriatını anlamamıza katkı sağlayan her içtihat bizim için bir nimettir; kıymetini biliriz.
- Müçtehidi peygamber gibi göremeyiz elbette. Onun makamı hiçbir şekilde nübüvvet makamının şu kadarı bile sayılamaz. Dolayısıyla peygamberlik makamına göre durumu belli olan bir müçtehidin sözü de hadislerin yanında kendisinin peygamberlik makamındaki yeri gibidir. Ve elbette bir müçtehidin sıradan bir mü'mine göre mevkii ölçülemeyecek kadar farklıdır. Müçtehidin sözü ile sıradan bir mü'minin sözü arasında da bu mesafe vardır.
- Mü'minlerin nefislerini tatmin için dinimize ait konuları kullanmaları en iyi ifadeyle bir çirkinliktir. Birbirimizi ezmek için dinimiz dışında bir şeyi kullanmalıydık.
- Aklı olan, mü'minle uğraşmaz. Uğraşılacak şirk ehli, dalalet ehli mi kalmadı? Aynı şekilde, mü'minle uğraşanla uğraşmak da akıllılık değildir.
- Fitneden uzak durun. Mescitlere gidip namazlarınızı eda edin. Evinizin kıymetini bilin. Mü'min kardeşlerinizi cennet arkadaşları olarak bilin.
İslam'ı cemaatinden, tarikatından ibaret görenlerin kısırlığı sizi boğmasın. İslam, bütün kâinatı kuşatacak güçtedir. Sürtüşerek değil kuşatarak Allah'a ulaşabiliriz. Kötüleri örnek görmeyin. Yılmayın, usanmayın. Allah'a emanet olun.

H. B.