Mektuplar

Helal Gıda Mücadelesinde Çıkmazlar Yaşayan Müslümana Mektup

12198
30.08.2012

Artık içinden çıkamaz olduğum hazır gıda tüketimi hususunda kafamda soru işaretleri var. Uzun zamandır Gimdes’i takip ediyorum, sizin de fıkıh kurulu üyesi olduğunuzu öğrendim lakin ne Gimdes’in çalışmaları ne de Müslümanların bu konudaki hassasiyeti(!) yeterli. Hüseyin Kamil Bey’i dinleyince 'Tamam artık hayatımızdan çıkaralım.' diyoruz ama iş gerçekleştirmeye gelince o kadar basit olmuyor. Üstelik çevremdeki daha takvalı insanların da bunları tükettiklerini görünce biraz daha gevşiyorum. Söyledikleri gibi üretici firmaları sürekli arıyor ve helal sertifikasını sorguluyorum ama cevap vermeye bile tenezzül etmiyorlar; açıkça var ya da yok bile demiyorlar. Herkesin güvendiği .... firması bile bunu yapıyor. Ayet ve hadisler de olunca insan çıkmaza düşüyor. Hayatımdan hangisini çıkarabilir ya da kaç gün siparişlerle idare edebilirim? Hadi biz büyükler idare ettik diyelim, çocuklarımızı korumak imkânsız gibi bir şey. Her seferinde oğluma, oğlum bunlar sağlıksız, Allah bunu yememizden hoşlanmaz, deyip oyalıyordum fakat artık büyüyor ve beni de her şeyi yasaklayan baskıcı bir anne gibi görecek. Ne yapmalıyız hocam, bize ne tavsiyelerde bulunursunuz?

Gıda sıkıntımızı dillendiren yazınızın size şefaate vesile olmasını dilerim Allah'tan. Bu, olsa olsa imandan kaynaklanan bir endişedir. Öyledir de biiznillah. Ancak ortada bir hakikat var. O hakikat şudur: H.Kamil Bey, çok güzel konuşuyor da konuştuğunun pratiği ancak mezarda olabilecek kadar sıkıntılı konuları konuşuyor. Onu destekleyen güçlü isimler bulunmuyor, herkes 'İyi iyi diyorsun da!' diyerek cevap vermeye kalkışıyor. Öyle normal bir sorunla karşı karşıya değiliz biz. Gıda sorunumuzun en önemli boyutu, insanların bu durumu bildikleri hâlde sessiz kalmayı, hatta tüketmeye devam etmeyi tercih ediyor olmalarıdır. Fıkıh diliyle buna ‘BELVÂYI UMÛMÎ’ denmektedir. Yani içinden çıkmamız mümkün olmayan sıkıntı demektir. Mesela çikolatanın her çeşidinde jelatin vardır. O olmadan üretilmesi zordur. Burada jelatin yerine hangi jelatin dememiz gerekmektedir. Evet, sıkıntımız vardır ve büyüktür ama bu sıkıntıyı evham düzeyine getirip asıl yapmamız gereken işlerden de geri kalamayız. Bunun için:

a- Gıda konusunu imanımızla, mü'min kimliğimizle alakalı bir konu olarak bilmeye mecburuz. Evimizdeki tutumuzdan, çocuklarımızı eğitmemizden bu anlaşılmalıdır. Gıda konusu sıradan bir konu değildir. Midelerimize girenlerin hesabını vereceğimizi ve midemize girenin ibadetimizi bile etkileyeceğini bileceğiz, planımız ve yaşantımız buna göre olacak. Bu birinci merhaledir.

b- Ne kadar becerebilirsek o kadar seçici olacağız. Market seçeceğiz, firma seçeceğiz, misafirlik seçeceğiz. Seçmesini bilmeyen kişi çok rahat kullanılmaktadır. Bu da ikinci merhaledir.

c- En iyisini yapmayı ister ve gayret eder olduktan sonra en iyiyi beceremez de bir altta ya da daha düşük bir seviyede kalırsak, bu durumda Rabbimizin engin rahmetine sığınır, O'nun affını dileriz. Mü'min, yapamadıklarından sorumlu olmaz. Yapmaya muktedir olduğu hâlde yapmadıkları mü'min için azap sebebidir. Gıda da durum böyledir. Ekmeğimizden suyumuza kadar ne tabii bir şey kalmıştır ne de helal! Tam anlamıyla kuşatılmış durumdayız. Bu kuşatılma da bizzat kendi elimizle oluşturduğumuz bir kuşatılmadır. Âdeta ipimizi kendimiz çekiyoruz. Bu da üçüncü merhaledir.

d- İfrat yani bir işi abartmak hiçbir zaman doğru değildir. Tesbih gibi tekrar edilmeye başlanan bir şeye dönüştürmeyelim bu mücadelemizi. Sabırla ve sebatla yürümek zorundayız. Şeytan heyecanımızı ayağımıza bağ yapabilir. İstişare etmeye devam edelim. Çevremizi bu anlayışta olanlardan oluşturalım. Sürekli inceleyelim ama ne uçuk kaçık bir hâl alalım ne de ürküp kaçalım. Bu ikisinin ortasında bir yol bulmalıyız. Bu da dördüncü merhaledir.
Allah'tan midelerimizi temiz tutmada bize yardım etmesini dileriz. Size de dualar ederiz, dualarınızı bekleriz.

Nureddin Yıldız