İnternet ile savaşmalı mıyız?
İnternet ile savaşmalı mıyız?
İnternetle savaşmak kör bir savaş olur. Müslüman olarak körü körüne ve sonucu yüzde yüz mağlubiyet olan tarzda bir savaşa girmemizin anlamı da yoktur, faydası da yoktur. İnternetle yapılan savaş sonunda şehitlik olan bir savaş da değildir. İnternetle savaşmak, yaşadığımız çağın ölçülerinde kişinin kendi yaşam tarzıyla savaşmasıdır. Bunun için internetle direkt savaşan mağlup olacağını bildiği bir savaşa girmiş olur. Biz internetle savaşarak, yani onu evimize, işyerimize, eğitim kurumlarımıza sokmayarak ve onun aleyhinde yoğun propagandalar, yoğun çalışmalar yaparak ne internete bir zarar verebiliriz ne taraftar bulabiliriz, ne de ailemizi, çocuklarımızı internetin şerrinden koruyabiliriz. Bunun yerine üç şey yaparak internetle savaşmadan, internetin zararını en asgari düzeye indirebiliriz. Görünen o ki Allah bu asırda bizim imtihanımızı internet ve benzeri değerler üzerinden yapmayı murat etmiştir. Bu asrın şeytanı internettir, medyadır, televizyondur vb. teknik gelişmelerdir. Şeytanla savaşmak ya da şimdi adlandırdığımız internetle savaşmak körü körüne olmamalıdır. Bilakis anlamlı ve sonucu takdir edilebilir savaş yapmalıyız. Bunun için, bir; insanlar, aileler eğer internetle, medyayla savaşmak istiyorlarsa çocuklarının vakitlerini doldurmalıdırlar. İnternet boş vakit bulan insan için tehlikeli hastalıktır. Çocuklarımız oyun da dâhil eğlence de dâhil vakti dolu çocuklar olmalıdırlar. Boş vakti olduğu için ya uyumak ya zarar vermek zorunda olan çocuklar interneti kendileri için kurtarıcı olarak görebilirler. Elbette çocuklarımızın vaktinin nasıl doldurulacağı konusunu da ayrı bir konu olarak muhakkak değerlendireceğiz. İnternetle anlamlı bir savaş yapalım dedik bunun birincisi boş vakti olmayan çocuklar üretmeliyiz. İkincisi; çocuklarımız eğer internete kapılmasınlar, medyaya kapılmasınlar, kötü çevreye kapılmasınlar istiyorsak başlarında duracağız onlarla beraber olacağız. Çocuk, ekranlarıyla baş başa olmayacak, çocuk, yalnız olmayacak. Bu kural aslında aile fertlerinin tamamı için geçerli. Herkes bir arada olduğu zaman Allah’ın rahmetine daha yakın olur, şeytanın vesvesesinden daha uzak olur. Üçüncü olarak da; çocuklarımızın yeteneklerinin ortaya çıkması ve vakitlerinin dolu olması için, yani biz internetle vb. nesnelerle savaşacaksak çocuklarımızın vakti dolu olsun, dolu dolu yaşasınlar dedik ya, bu, çocuğun bir iş yerine verilmesi, okuldan sonra hemen dershaneye gönderilmesi veya evde ona işler üretilmesi, kız olsun erkek olsun, bu anlamda değildir. Çocuklarımızın yetenekleri, fıtratları farklı alanlarda ortaya çıkabilir. Birisinin sanat yeteneği, öbürünün yazma yeteneği, öbürünün konuşma yeteneği, öbürünün bir başka melekesi gelişmiş olabilir. Anne baba, çocuğunun programını doldurmak için, mesela çocuğuna paket yapmak, örgü yapmak gibi bir iş öneriyor, aylar sonra da bu çocuk tembel, bu işi yapmıyor diyorsa yanlış iş yapıyor. Bir hafta onu denemeli, bir ay öbürünü, öbür ay öbürünü, öbür ay öbürünü gerekiyorsa bunun için şehirden şehre göç etmeyi, hicret etmeyi de planlayarak çocuklarımızın vakitlerini çok renkli çiçeklerle, çok farklı alanlarda doldurmaya çalışmalıyız. Sonunda çocuk kendi fıtratını uygun olanı bulunca orda sabit kalacak ve başıboş şeytanın ağlarında bir çocuk olmayacak. İnternetle savaşalım mı, diye soru sorduk, o soruya cevap verdik. Ama aslında bir başka şifre daha var, onu da çözmemiz lazım; internet ailemizde sadece çocukların sorunu değildir. Kadınıyla, erkeğiyle internet en az çocuklar kadar annelerin babalarının büyüklerin de sorunudur. Onlar da internetten nasıl korunacaklarına dair araştırma yapmalıdırlar.