İslam’a yöneldikçe artan hastalıklarımın manevi hikmeti olabilir mi?
Hocam ben genç bir kızım. Son iki senedir ardı arkası kesilmeyen farklı rahatsızlıklarla mücadele ediyorum. Öncesinde oldukça sağlıklı biriydim. Ancak bir hastalık geçmeden bir diğeri başlıyor. Bu hastalıkların çoğu da tedavisi olmayan ya da sadece semptomatik ilaçlarla yönetilebilen türden, kronik ürtiker, IBS, epilepsiye benzer sıçramalar gibi… Doktorlar stres kaynaklı olduğunu söylüyor ve bu yüzden ağır antidepresanlar kullandım.
Ben ise bu durumun manevi yönünü merak ediyorum. Çünkü psikolojik olsa dahi yaşadığım semptomlar belirgin ve yapılan tetkiklerde net tanılar konuluyor. Tesettürümle, namazımla ibadetlerime özen gösteriyorum. Hatta çevremdekiler bu konudaki hassasiyetimi fazla bile buluyor. İlginç olan şu ki, İslam’a daha fazla yönelmeye başladıktan sonra bu rahatsızlıklar başladı.
Sürekli doktorlara gitmek, genç yaşımda kendimi yaşlı biri gibi hissettiriyor. Bu durumun bir vesvese ya da obsesyon olduğunu düşünebilirsiniz ama testler, sonuçlar gerçek ve ben gerçekten sıkıntı yaşıyorum. Artık nasıl sabredeceğimi, nasıl tevekkül edeceğimi bile bilmiyorum. Sadece eski sağlığıma kavuşmak istiyorum.
Bana dua eder misiniz hocam? Bu süreçte nasıl bir yol izlemeliyim? Allah sizden razı olsun.
İçindeki acıyı, çıkmazı ama hepsinden öte Allah’a olan yönelişi hissetmemek mümkün değil. Öncelikle şunu söylemeliyim: Senin gibi biri, Allah’a çok yakın biridir.
Belki sen kendini güçsüz hissediyorsun ama aslında senin kalbin çok güçlü. Çünkü bu kadar hastalığın, sıkıntının içinde hâlâ “tesettürümü, namazımı bırakmadım, Allah’a yaklaştıkça başladı” diyorsun. İşte bu sözler bile senin değerli bir kul olabileceğini gösterir.
“Andolsun, sizi biraz korku, açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele!”
(Bakara sûresi, 155. âyet)
Sen sabrediyorsun kardeşim.
Belki sabretmek sana ağır geliyor ama sen farkında olmadan sabrın içinde Allah’a sarılıyorsun. Her doktor dönüşü üzülüyorsun ama o üzüntü, secdeye seni daha derin götürüyor.
Şimdi ne yapmalısın?
Kendine şefkatli ol. Bu hastalıkların çoğu birer sonuç. Belki vücudun ruhunun yükünü taşıyamıyor. Ama sen kendine kızma. “Neden ben?” deme. “Benimle Allah konuşuyor olabilir.” de.
Yalvarışını duaya çevir. Rabbine daha çok sarıl ama dengenle. Bazen fazla kasmak da ruhu kırar. İbadetlerini dozunda ama ihlasla yap. Kimi zaman Kur’an oku, kimi zaman sadece kalbinden Allah’a seslen. “Bugün elimden bu kadar geliyor Rabbim.” de. O kabul eder.
Güvendiğin bir manevî danışman ve ehil bir hekimle yol yürümeye çalış. Bedenini ihmal etme. Ama ruhunu da doktorlara bırakma. Ruhunun doktoru Allah’tır. Onun gönderdiği salih kullar da sana yoldaş olabilir.
“İslam’a yaklaştım, sonra hastalandım.” diyorsun.
Biliyor musun? Nice salih insan, Allah’a yaklaştıkça belalarla imtihan edilmiştir. Çünkü ateş, altını yakar ama çürüğü yakmaz. Sen demek ki altınsın. Allah seni terbiye ediyor. Kulluğunu parlatıyor.
Sana birkaç dua ve zikri özellikle tavsiye ederim:
حَسْبِيَ اللَّهُ لَا إِلَـٰهَ إِلَّا هُوَ ۚ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ ۖ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ
Hasbiyallâhu lâ ilâhe illâ Huve, aleyhi tevekkeltu ve Huve Rabbul-‘Arşil-‘Azîm.
Allah bana yeter. O’ndan başka ilâh yoktur. Ben O’na tevekkül ettim. O, yüce arşın Rabbidir.
لَا إِلَـٰهَ إِلَّا أَنتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنتُ مِنَ ٱلظَّالِمِينَ
Lâ ilâhe illâ ente, subhâneke innî kuntu mine’z-zâlimîn.
Senden başka ilah yoktur. Seni her türlü eksiklikten tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum.
Fâtiha ve Ayetü’l-Kürsî. Her gün kendine okuyarak üfle.
Allah’ım, bu güzel kardeşime dayanma gücü ver. Kalbini seninle huzura erdir. Bedenini afiyetle, ruhunu nurla kuşat. Onu kendine güzel kullardan eyle. Şifayı ona yaklaştır, onu kendine daha çok yaklaştır. Âmin.