Yazılı Fetva

Namazda oturarak kılmayı gerektiren durumlar nelerdir?

4383
25.01.2022

Namazda ayakta değil de oturarak kılmaya izin verdirecek durumlar nelerdir? Ben bir doktor olarak hastalarım sorduğunda “ayakta kılamazsın, secdeye gitmemelisin” tavsiyesini kimlere verebilirim?

Namazı ayakta kılmanın şart olduğu bilinen bir gerçektir. Bu şartın yerine getirilmemesi ise ancak bir hastalık nedeniyle caiz olabilir. Özellikle farz namazlar için genel kural budur. Nafile namazlarda durum biraz daha hafif ele alınabilir.

Ayakta kılmamak için genel olarak ölçü şu şekilde belirlenir:
Ayakta duramamak,

Durursa zarar görmek,

Durması durumunda hastalığının artması veya iyileşmenin gecikmesi,

Baş dönmesi,

Ayakta idrar kaçırmanın artması genel engeller olarak görülebilir.

Bu durumdaki biri namaza oturarak başlayabilir. Namaz içinde durumu fark ederse oturarak devam edebilir.

Ayakta kılamayan biri oturma veya kılabildiği şekilde kılma ruhsatı aldıktan sonra rükû ve secdede hangisini yapabiliyorsa onu yapar, gerisini ima ile yani başını eğerek yapar.

Tıbbi ifadelerle bakıldığında ise ayakta kılamama veya secdeye gidememe özürleri ise şu durumlar değerlendirilebilir:

Secdeye gidememeye ait tıbbi örnekler

Temel olarak iki durum söz konusu

  1. Secdeye gidilmesi halinde mevcut hastalığın ilerlemesi,
  2. İlgili organlardan birinde fonksiyon kaybı (eklem hareket açıklığının azalması gibi) ya da ağrı nedeniyle secde yapmak için gerekli hareketlerden birinin yapılamaması gibi.

Genel olarak her türlü hastalığın nekahet döneminde özellikle cerrahi branşlarda (kaza, travma ya da ameliyat sonrası) hastanın kendisini iyi hissedene kadar (geçici bir süre) ani tansiyon düşüklüğü gibi durumlara karşı secde etmemesi tavsiye edilebilir.

ORTOPEDİ:

  • Diz ve kalçada kireçlenme varsa secde etmek hastalığın ilerlemesine sebep olabilir.
  • Menisküs: Secdede ısrar mevcut yırtığın ilerlemesine ve ameliyatın daha zor olmasına neden olur.
  • Diğer ortopedik hastalıklarda; hasta secde edebiliyorsa yapsın denebilir.

BEYİN CERRAHİSİ:

  • Bel eklemi eğilmeye müsaade edebiliyorsa, fıtığın artmasına neden olmayacak şekilde (hekim tarafından tarif edilir) secde eder.

CİLDİYE:

  • Sedef benzeri hastalıklar eklem çevrelerini özellikle sık tutar. Hastalığın atak dönemlerinde dizlerin (yaraların) üzerine basınç uygulanması şikâyetleri artırabilir, iyileşmeyi olumsuz etkiler
  • Mikrobik bir hastalık, cerrahi ya da dâhili bir hastalığa eşlik eden yaralar, basınca maruziyet nedeniyle diz çevresinde daha sık görülebilir. “Açık yara” tabir edilen durumlarda sargı üzerinden bile olsa yaranın basınca maruz kalması iyileşmeyi olumsuz etkileyebilir.

GÖZ:

  • Vitrektomi gibi bazı göz ameliyatlarından sonra birkaç hafta secde edilmez.
  • Göz içi basıncı artıran durumlarda uzun süre secde etmek mahsurlu, üç tesbih okunacak miktar secdede problem olmuyor.

        KBB:

  • Baş dönmesi yapan hastalıklarda ne kadar yavaş hareket edilse de kulak kristallerinin hareketi kulak çınlaması ve baş dönmesini artırır. Şikâyet artar ancak hastalığın gidişatını etkilemez.

DÂHİLİYE:

  • Tansiyon düşüklüğü olan hastaların secde etmesi çok sıkıntı olmaz ancak kalkarken hızlı hareket edilmesi “ortostatik hipotansiyon” (pozisyonel tansiyon düşüklüğü) nedeniyle bayılmaya neden olabilir. Ciddi kansızlıkta bu tabloya neden olabilir ancak böyle durumlarda gerekli müdahale ile kısa dönemde iyileşme sağlanır.

      CERRAHİ BRANŞLAR:

  • Ameliyat sonrası yara iyileşme problemi ve “anastomoz” ameliyatlarında, müdahale hattında gerilme, iyileşmeyi olumsuz etkileyeceği için Üroloji ve karın ameliyatları sonrası hekim tavsiye ettiği kadar (2-3 hafta) secde edilmemesi uygundur.

Bütün bu örneklerde hekim kendisi namaz kılan birisi ise zararın olup olmayacağını yani temel ölçümüz olan iyileşmeyi geciktirme bile olsa sonuç ruhsat verebilir. Bu konuda namaz kılan bir doktor adeta müftü durumundadır.

Nureddin Yıldız