Ramazan ayı ne değildir?
1- İftar Ayı Değildir
Ramazan ayı, dünya nimetlerini elinin altında bulundurduğu hâlde, Rabb’inin emri olduğu için yemeyen-içmeyen, şehvetlere karşı sabır imtihanını kazanmaya gayret eden mü’minlerin ayıdır. Abartılı bir israf şovuna dönüşen iftar sofraları Rabbani niteliği olmayan sofralardır. Bir saat sonraki
teravih namazını kılmakta zorlanacak hâle getiren bir iftar sofrası Ramazana ait değildir. Ramazandan önce mü’minlerin kerih gördüğü müsrif harcamaları Ramazanın gölgesinde mübahlaştırmak hatalıdır.
Ramazan bir açlık terbiyesi iken, onu açlık edebiyatına dönüştüremeyiz. Dün alkol tüketilen otellerde bugün iftar sofralarının kurulması, bunun adının da Allah rızası için iftar vermek olması en azından gülünçtür. Müslümanlar iftarlarına sahip çıkmalıdır. İçilip içilmeyeceği, yenilip yenilmeyeceği
şüpheli olan şeylerle iftar sofrasına nasıl oturulur? İftarımızın, birilerinin bütçelerini doldurmalarına alet edilmesinden, Ramazan gününde yemek yenmesi kadar tiksinmeli ve buna karşı tepkili olmalıyız.
Sahur ayıdır, oruç ayıdır.
Bizim iftara gösterdiğimiz hassasiyet sahurdadır. Orucun başlangıcı sahur yemeği, bitişi iftardır. Bitişi olan iftara gösterilen ilgi, başı olan sahura gösterilmiyorsa bunun anlattığı şey hoş değildir. Oruç ayı Ramazan, iftar ayına dönüşmemelidir. İftar, kelime anlamı ile dahi yanlış kullanılmaktadır. İftar sadece açış yapma anlamındadır.
2- İsraf Ayı Değildir
Mal ve vakit israfı zamanların hiçbirinde hoş değildir şüphesiz. Hele hele Ramazan ayı mal ve vakit israfı için asla uygun değildir. Tüketilemeyip atılan gıdalar, bir selamlaşma- hatır sorma bahanesi ile tüketilen saatler, ömürler Ramazanın heder edildiğini gösterir. Mutfak masraflarının -yenen yemek öğününün ikiye düşmesine rağmen- artması neyin göstergesi olabilir? Gece yarım saat azaltılmış uykudan ötürü saatlerce uyku ilave etmek, gündüzleri uyku ile çarçur etmek Ramazanla çelişen şeylerdir. Malda ve vakitte israf varken Ramazan, dibi delik bir kovaya dönebilir.
Zühd ve bereket ayıdır.
Gıda tüketimini, ikinci dereceden olan ihtiyaçlar listesini azaltma, ahiret âlemine hazırlanma zamanıdır. Malımız ve zamanımız bereketlenmelidir. Önceki on bir ayda yapamadıklarımızı, yapabilme imkânı ve vakti oluşturmalıyız. Kadınlarımızın en mübarek günleri mutfaklarda ve bulaşık yıkamada geçmemelidir. Mü’min bir erkek sıcak bir pide kuyruğunda vakit harcamamalıdır. Malımız, vaktimiz, ibadetimiz, şuurumuz, uhuvvetimiz bereketlenmelidir. Ramazan ayına başlangıçtaki kimliğimiz ve değerimiz değişmiş olarak Ramazandan çıkmalıyız.
3- Gerginlik Ayı Değildir
Oruçlu olduğu için sinirlenen, esip gürleyen, vurup kıran Müslüman hatalıdır. İftara yetişemediği için, teravihi kaçırdığı için kul hakkı ihlal eden, ahlaki olmayan sözler sarf eden mü’min Ramazanını harcayan mü’mindir. Aile bireylerini rencide eden, iş arkadaşlarını, mescit dostlarını kıran mü’min, imtihanını riske sokan mü’mindir. ‘Ramazanda sinirlenen’ diğer zamanlarda ise sabırlı Müslüman, doğrulanması zor iddiaların sahibidir. Orucu bozan içecekler ve yiyecekler gibi, sözler de sakıncalılar listesinde olmalıdır.
Tahammül ayıdır.
Sadece açlığa değil, nefsin kabardığı her şeye tahammül gösterme ayıdır. Dile, ele, göze, cebe hâkim olabilmektir. Diyebileceği hâlde dememek, yiyebileceği hâlde yememek kadar önemlidir. Sahurla iftar saatindeki Ramazan ve oruç ciddiyetini gün ortasında da sürdürebilmek, Ramazan ruhu ile yaşamanın göstergesidir. Ramazan sabrın kolay olmadığı bir zaman dilimi olabilir. Çünkü o, diğer zamanların hiçbirinde elde edilemeyen sevap ve bereket kaynaklarını ihtiva etmektedir. Gülü seven dikenine katlanmasını bilmelidir. Tahammül etmek zorundayız: Günahlardan kaçınmanın zorluğuna, ibadetlerin eda edilmesindeki ağırlığa, mal, çocuk ve bedenlerimize isabet eden belalara, ÜmmetiMuhammed’in yaşadığı afetlere tahammül etmesini bilmek gerek.
4- Seyahat Ayı Değildir
Şehir şehir, cami cami dolaşmak Ramazanla bağlantısız işlerdendir. Âdeta Müslümanlar için tatil ve gezi sezonuna dönüştürülmüş bir Ramazan anlayışı ruhsuz ve ihlassız bir anlayıştır. Camileri büyüklüklerine veya tarihiliklerine göre ölçüp gezmek, onun türbesini bunun eserini resimlemek Allah’ın ibadet olarak saydığı işlerden olmadığına göre mü’min, Ramazanın bereketli anlarını gezilerde, ziyaretlerde harcamamaya özen göstermelidir. Ramazan ayında hangi sokaklarda, hangi trafikte gezilebilir ki göz, kulak ve dil afete düşmüş olmasın? Öyleyse...
İtikâf nere gezi nere?
Ramazanda tavsiye edilen itikâftır. İtikâf da camiye kapanmaktır. Camiye kapanmakla camileri gezmek aynı değildir. Ramazanda tavsiye edilen tek gezi umredir. Reklamsız, riyasız güzel bir umre büyük bir ibadettir.
5- Tamamı Bir Aydır
İlk günlerini heyecanla karşılayıp, henüz onun bayramı gelmeden yarıda bırakıvermek, hız kesmek, ibadetleri ve kaçınılması gereken şeyleri sulandırmak en azından başlamak ama bitirememektir. Son günlerinde gevşemek, alışveriş gibi bir maksatla bile olsa, şeytanın en keskin tuzaklarının kurulu olduğu çarşılarda o mübarek saatleri tüketmek daha sonra esef edilecek hatalardır. Çocuklar için bayramlık adı altında büyüklerin bayramı harcanır mı?
Sonu başından değerlidir; sevap deryası sonundadır!
Bunun için son on gününü ilk on gününden daha heyecanlı ve daha umutlu geçirmek esastır. Ne bayram alışverişine, ne de geziye feda edilebilecek bir tek saat olmamalıdır. Her gecesi yeni bir umut, her sabahı yeni bir güneş vaktidir. İlk gününe göre son demlerinde heyecan kaybını, içimizi istila eden günahlardan arınamamışlığımızın Ramazana etkisi olarak anlayabiliriz. İlla bir bayram alışverişi gerekli ise onu Ramazandan önce bitirmek akıllıca bir iş olur.
6- Namazı, Gevşek Bir Namaz Değildir
Teravih başta olmak üzere Ramazan ayında -çok namaz kılınıyor diye- namazın genel kuralları gevşetilemez. Eğer Ramazan mü’min için hassasiyeti yüksek bir ay ise, mü’minin ibadetlere bakan gözü, ezanı duyan kulağı, okuyan dili o hassasiyete göre görmeli, duymalı ve konuşmalıdır.
Teravih gece kıyamıdır.
Heba edilmemelidir. Mümkünse hatimle kılınmalıdır. O mümkün değilse iyi kıraati olan bir imamın arkasında ve namaz gibi kılınmalıdır. Teravihlerin heba edilmesi bir nedamet kaynağıdır.
7- Kadir Gecesi Şans Oyunu Değildir
Önce Kadir Gecesini belirli bir güne sıkıştırdılar. Hâlbuki o Ramazanın içinde saklı bir hazine idi. Sonra da o geceyi, insanların kendi kafalarından oluşturdukları törenler ve ibadet kılıflı gösterilerle eritip götürdüler. Kadir Gecesi bir şans oyununa döndü. Bir simit çeşidi ile ihya edilir(!) oldu. Yarına tesiri olmayan, sadece geçmişi akladığına inanılan bir Kadir Gecesi üretildi. Neredeyse Kadir Gecesi müziği bile icat edilecek hâle geldi.
O bir istiğfar gecesidir, dönüşüm gecesidir.
Kadir Gecesinin bize bağışlanmasının nedeni günahlarımızdan arınma umudumuzdur. O gece -ki Ramazanın bütün geceleri Kadir Gecesi olma ihtimalini taşır- Allah’a dönüş yapma kararı verdiğimiz, Kur’an ve Sünnet’e aykırı hareketlerimizden kurtulduğumuz, kul haklarından arındığımız gece olmalıdır. Ramazanın 27. gecesinde bizi gelip bulan bir Kadir Gecesi değil, bizim bütün Ramazan boyunca peşinde koştuğumuz Kadir Gecesi bir ömre bedel gecedir.
8- Teknolojiye Kur’an Okutma Ayı Değildir
Ramazan Müslümanlar için Kur’an ayıdır. Tam anlamı ile Kur’an ayıdır. Çeşitli teknolojik aletlere yüklenmiş Kur’an surelerini dinleyerek Kur’an dinlemiş ve böylece Ramazana yaraşır bir iş yapmış olmayız. Kur’an kime indi ise onu, o okumalıdır. Kur’an insana inmiş bir kitaptır. Onu okuyup dinlemeyi insanın ameli olmaktan çıkaran uygulamalarla Kur’an okunmuş olmaz. Ticarileşmeyen meclislerde Kur’an okuma ve dinleme düzeyi yakalanmalıdır.
Ne kadar Kur’an o kadar Ramazan!
O hâlde Ramazana mahsus bir Kur’an gayreti sergilemeliyiz. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin bu ayda Kur’an okumayı artırdığına bakılırsa, bizim de çokça Kur’an okumamız gerekmektedir. Her gün sabah ve akşam aynı saatte ve belli bir ölçüyü (mesela on sayfayı) düşmeyecek şekilde okumamız uygun olur. Okuyuşumuz mümkünse sesli olsun. Maiyetimizdekiler dinleme imkânına sahip iseler onlar da dinlesinler. Ayrıca onların da okumalarını sağlamalıyız. Kur’an’ı okumak gibi dinlemek de bir ibadettir. İyi okuyan bir hafızı dinlememiz ayrı bir ecir olur.
Kur’an okumada sünnet, sesli ve manası bilinmiyor olsa bile, onun deruni âlemine dalıp, mahzun bir eda ile onu okumaktır. Kur’an okurken, meleklerin okuduğumuz harfleri tek tek saydıklarını, her biri için sevap yazdıklarını bilerek okumalıyız.
9- Zekât Ramazan İbadeti Değildir
Müslümanlar zekâtlarını, daha fazla ecir elde etmek için Ramazan ayında vermeye çalışırlar. Bu, ilke olarak doğrudur. Ancak Ramazan ayında zekât vermekle yetinmek, herhangi bir türü ile sadaka vermemek, sadaka olacak işlerle meşgul olmamak fırsat tepmektir. Cimrilikten uzaklaşmak için iyi
bir fırsat olan Ramazanı bu açıdan da yanlış anlamamak gerekir. Zekât, sadaka, zikir, ilim, ibadet bizim yol işaretlerimizdir.
Uçan kuşlar gibi hür yatırımların zamanı
Ramazanda sadaka ve cömertlik, davaya hizmet, sınırsız düzeyde olmalıdır. Biri bine, bini milyona katlayarak, alanın Allah olduğunu bilerek sadaka yollarında koşmak gerekir.
10- Eğlence Ayı Değildir
ÜmmetiMuhammedin en derin değerlerinden birisi olan Ramazan ve orucu, siyasi ve ticari girdilerine alet edip, ‘Ramazan eğlencesi’ üretenler, gaflette bulunup böyle bir organizeye katılanlar, İslami değerlerin safiyetini bozmak gibi bir cürmün sahibi olmuşlardır. Okunan gazeteden, izlenen televizyona, dinlenen radyoya kadar, bizi kimin ne ile meşgul ettiğine göre bir ayrım getirmek şarttır.
Gözyaşı ayıdır.
Peygamber aleyhisselam öyle yaptı. Onun sahabileri, onların yolundan gidenler, gözyaşı akıttılar. Onlar eğlenmediler. Onlar, ebedî gülenlerden olmak için mahzun gittiler.
*Bu yazı, Nureddin Yıldız hoca efendinin ‘Ramazan Risalesi’ adlı kitabından alıntılanmıştır.