Yazılı Fetva

Risale-i Nur'ların çöpe atılması hakkında...

27904
08.08.2016

Hocam, son olaylar yüzünden insanlar Risale-i Nur'lardan nefret ediyorlar. Gülen cemaati, risaleleri sürekli kullandıkları için insanlar bu külliyatın onlara ait olduğunu zannediyor. Biz sürekli çöplerden Risale-i nur topluyoruz. Bunun önüne nasıl geçeceğiz. Ne olur siz insanlara risalelerin onlar ile bir bağlantısı olmadığını anlatın...

Bu ümmetin en zor zamanlarından birinde Allah’a iman davasına büyük hizmetler yapan, dini ve imanı uğruna hayatını zindanlarda geçirmekte sakınca görmeyen bir dava adamı olarak biliriz Said Nursi’yi. Allah ona rahmet etsin. Onu ve bütün çilekeş kullarını cennetlerine aldığında bizi de onlarla buluştursun. Böyle bilir böyle itiraf ederiz.

Said Nursi rahmetullahi aleyhin ve eserlerinin etrafında ise şunu söylemeye mecburuz:

- Onun iki büyük eseri vardır. Bu eserlerinin birincisi pratik hayatıdır. Eğilip bükülmeyen, kul olarak hata etse de hıyanet etmeyen, taviz vermeyen, zillete rıza göstermeyen kimliği ile bıraktığı pratikliği. Bu onun kitaplarından daha büyük bir eseridir. İkinci eseri de elimizdeki kitaplarıdır.

- Bu kitaplardan oluşan eserlerini bir nevi ‘yeni Kur'an’ gibi görmek/göstermek isteyen cahilleri sadece aklı kıtlıkla itham edebiliriz. Onlar için söylenecek başka bir söz yoktur. Kur'an’a hizmet eden eserler düzeyinden onun yerine geçebilecek eserler gibi görülmesini kabul edemeyiz. Bu bir cahilliktir. Said Nursi rahmetullahi aleyhe ve davasına hıyanettir.

- Aynı şekilde içi ayetlerle dolu eserleri çöpe atmayı da cahillik ve daha ötesinde bir delilik olarak görürüz. Bu da öyle bir davet adamına karşı terbiyesizliktir. Ondan da önce, içindeki yazılı ayetlere karşı terbiyesizliktir ki, o terbiyesizliğin ucunun nereye dayanabileceğini tahmin bile etmek istemeyiz.

- Yine bu çerçeveden olarak, Said Nursi ve eserlerini ümmetin ortak değeri olarak değil de bir zümrenin inhisarında görmek de yanlıştır. Bilhassa yaptıkları,çalışmaları son zamanlarda bütün mü'minlerce reddedilmiş bulunan bir kişi ve fırka ile direk bağlantılı görmek yani ümmetin adamını bir grubun tekelinde görmek hayatı tanımamak olur. Eğer bu kadar kısır bir idrakle bakarsak meseleye çok geçmez, o grup Kur'an’da okurdu der ve ona da tahdit mi getiririz diye endişe edelim mi şimdi? Daha basiretli ve derin düşünmek zorundayız. Biz ümmetiz. Ümmet olarak bin bir rengi barındırıyoruz; çirkin ile güzeli, iyi ile kötüyü, hayırlı ile şerliyi, beyaz ile karayı bir arada tutuyoruz. Ümmetimizin içinde olup bitenlerle ümmetimize mal olmuş kıymetlerimizi karıştıramayız. Allah’tan korkalım. Ahireti düşünerek yapacağımızı yapalım.

Nureddin Yıldız