Sünneti nasıl ihya edeceğini soran Müslümana mektup
Selamünaleyküm hocam;
1) Gıybet konusunda âyeti kerimede geçen "ölmüş kardeşinin eti" ifadesinden kasıt nedir mecazi bir anlamı yoktur diye düşündüm açıklar mısınız?
2) Ahir zamanda sünneti eda edenler yüz şehit sevabı ile müjdeleniyor buradaki yüz şehitten maksat nedir?
3) Günlük hayatımızda sünnete uygun hareket edersek ama bunun sünnet olduğunu bilmiyorsak sevaba nail olabilir miyiz?
Son olarak sizden çok önemli bir ricam var. Ben Allah'ın izniyle sizlere hak yoldaki çalışmalarınızın devamı için hayırlı uzun ömürler ve kolaylıklar niyazında bulunuyorum. Ben de şimdilerde hayat rehberinden aldığım öğütlerle hayatımı yeniden düzenliyorum sizden bu konuda özel olarak faydalı ilmimi artırıp amel etmek üzere çok dua istiyorum. Lütfen beni de dualarınızda eksik etmeyin. Rabb’im sizlerden razı olsun ve hayırlı faaliyetlerinizi herkese ulaştırmanız için yardım etsin
Selamünaleyküm;
1. Âyet, gıybetin çirkinliğini beyan etmek için, insanın iğrenip tiksineceği en ağır örnek olan, kendisi gibi bir insanın ölmüşken etini yemeyi örnek vermektedir. Buradaki benzetme, gıybetin vehametini izah etmeye yöneliktir.
2. Mü'min bir insan için şehitlik ulaşılabilecek en yüksek mertebedir. Sünnet'in garip kaldığı bir zamanda Sünnet'in pratik uygulayıcısı bir mü'min, İslam'ın pratikleşmesini sağlamak için can veren bir şehide benzemektedir. Uhud'da şehit düşen Hamza radıyallahu anhın, o gün icra ettiği şey, garip durumda olan İslam'a ve Müslüman’lara, canı ile destek vermekti ki, bugün biz o fedakârlığın bereketi ile İslam yaşıyoruz. Başka bir zaman ve mekânda, Müslümanların arasında bile garip düşen pratik Müslümanlık olan Sünnet'e sarılmışlığı ile destek olan bir Müslüman adeta Hamza türü bir destek vermiş olmaktadır. Hamza'nın şehadeti ile Sünnet'e sarılanın eylemi arasındaki benzerlik buradan kaynaklanıyor. Netice olarak, Sünnet'e sarılana vaat edilen ecir şehitlik değil, 'şehit gibi sevap' sahibi olmaktır.
Sünnet'e sarılmak şöyle olabilir:
a- Allah'ın haramlarından yüzde yüz kaçınmak,
b- Farzlarda eksiksiz uygulama sahibi olmak,
c- Bid'atlerden uzak durmak,
d- Fiili gücü ve imkânları nispetinde Sünnetleri uygulamak,
e- Ümmet'in içindeki bozulmaya sessiz kalmayıp ıslah ve tebliğ faaliyetlerinde bulunmak.
İlave bir bilgi olarak sözünü ettiğiniz bu hadisin, sahih bir hadis olmadığını da tespit etmemiz gerekiyor. Anlam açısından yüklü bir anlamı bulunsa da hadis zayıftır ama uydurma değildir. Bir iman kuralı oluşturmasa da teşvik açısından kullanılabilecek bir hadistir.
3. Niyet olmadan hiçbir ibadetin sevap değeri yoktur. Bütün ibadetler Sünnet olsun, farz olsun niyet edilerek yapıldığında sevap kaynağı olurlar. Mü'min, dinini şuurlu bir şekilde yaşamalı, rastlantı ya da adet üzere iş yapmamalıdır.
Selamünaleyküm.
Nureddin YILDIZ
www.twitter.com/nurettinyildiz
www.facebook.com/
www.sosyaldoku.com
www.fetvameclisi.com
www.ailehayati.com
www.gencdoku.com