Yazılı Fetva

Tebliğ ederken özgüven eksikliğini nasıl aşabilirim?

764
21.04.2025

Hocam, ben özgüven eksikliği yaşayan biriyim. Öğrendiğim bazı dini bilgileri insanlara anlatmakta, özellikle de düzeltici bir şey söylemekte çok zorlanıyorum. Mesela birinin namazda yanlış bir şey yaptığını görüyorum, bu durumda tebliğ yapmak istiyorum ama çok çekiniyorum. Hem yanlış bir şekilde düzeltirsem o kişinin namazı bozulur ve ben vebale girerim diye korkuyorum, hem de kötü bir yanıt almaktan çekiniyorum.

Bu tür durumlarda susmam vebal olur mu? Özgüven eksikliğimi nasıl aşabilirim?

Tebliğ her zaman “söylemek” değildir, bazen doğru zamanı ve yolu aramaktır. Senin şöyle bir korkun var: “Ya söyleyemezsem, vebale girer miyim?”

Hayır, mutlaka söylemek zorunda değilsin.
Asıl sorumluluk; bildiğini kime, ne zaman, hangi dille ve nasıl anlatman gerektiğini araştırmak, planlamak ve niyetinde dürüst olmak.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:

"Kim bir kötülüğü görürse eliyle düzeltsin. Gücü yetmezse diliyle. Ona da gücü yetmezse kalbiyle buğz etsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir."
(Müslim, İman 78)

Senin gücün ve şartların dilinle anlatmaya uygun değilse, kalbinle buğz etmen seni günaha sokmaz.

Özgüven eksikliği “eksiklik” değildir. Çoğu zaman kibirden uzak bir mütevazılığın aşırılığa kaçmış hâlidir. Yani “Ben kimim ki bir şey diyeyim?” demen kötü değil.
Ama eğer bu hal seni Allah için konuşmaktan, doğruyu savunmaktan, iyiliği emretmekten alıkoyuyorsa, orada tedavi gerekir.

Sen sadece “söylenmesi gereken yerde susan” olma.
Ama bağıran, kıran, yakan da olma. Tebliğ bir sevda işidir, bir emanet taşıma işidir.
Sen de bu emanete talip olmuşsun, Allah seni bu yolda muhlis kullarından eylesin.

Ya Rabbi!
Bu kardeşimi, ilminden, edebinden, şefkatinden ve gayretinden ayırma.
Onu güzel konuşan, güzel anlatan, güzel anlayan kullarından eyle.
Kalbini geniş, sözünü tesirli, niyetini halis kıl.
İnsanlara söz götüren değil, hidayete vesile olanlardan eyle.

Âmin.

T. Y.