Zekâtı, haberi olmadan ve dolaylı yoldan kardeşime vermem geçerli olur mu?
Hocam benim kardeşim özel bir üniversitede öğrenci. Anne-babamın verdiği okul harçlığı dışında herhangi bir geliri ya da birikimi yok. Dinen fakir sayılacak bir durumda. Ben de zekâtımı kendisine vermek istiyorum.
Fakat kardeşim benimle konuşmuyor hatta annem hariç hiçbir aile ferdiyle görüşmüyor. Dolayısıyla kendisine doğrudan para ulaştırmam mümkün değil. Dahası, annem vasıtasıyla göndersem ve annem bu paranın zekât olduğunu açıkça söylese, kardeşim bunun benden geldiğini anlayacağı için, sırf benden geldiği için bu parayı almayacak kadar gururlu bir yapıya sahip.
Bunun dışında kardeşim namaz kılmıyor ancak oruçlarını tutuyor. Psikolojik durumu da pek sağlıklı değil. Zaten özel üniversiteye gönderme sebebimiz de sokakta başıboş kalmaması, kötü çevrelere bulaşmamasıydı. Mizacı sert olsa da ne çevresinden ne de komşulardan bugüne kadar bir şikâyet gelmiş değil.
Ancak önemli bir problemi var, eline geçen parayı asla tutamaz. Sorumluluk bilinci yok denecek kadar az.
Bu durumda şöyle bir yöntem izlemek istiyorum, zekâtımı anneme versem ve annem bu parayı doğrudan kardeşimin yıllık okul harcı gibi temel ihtiyaçları için kullansa ki kardeşim paranın benden geldiğini ve zekât olduğunu hiç bilmeyecek, bu durumda zekâtım geçerli olur mu?
Cevabınız bizim için çok kıymetli. Allah razı olsun.
Fakir olan bir kardeşe zekât verilebilir. Bu, fıkhen câizdir. Hatta kişinin en yakınına zekât vermesi, akrabalık bağı sebebiyle daha sevaplıdır. Burada önemli olan şu iki nokta:
Kardeşin nisap miktarı mala sahip değilse, yani yıllık giderlerini karşılayacak kadar malı yoksa ve borçları varsa zekât alabilir. Ahlaki veya kulluk zaafları, onu “zekât alamaz” hâle getirmez. (Namaz kılmıyor olması, zekât verilemeyecek kişi statüsüne sokmaz.)
Sen parayı annenin eline verir, “Bu benim zekâtım, oğluna okul taksiti olarak öde” dersen ve annen de kardeşine bu paranın kaynağını söylemeden ona haber verdikten/izin aldıktan sonra onun borcunu öderse, zekât geçerli olur. Çünkü burada iki şart sağlanmış olur: Zekât, hak sahibine ulaşmış olur. Kardeşin, paranın senin tarafından verildiğini bilmediği için ne incinir ne de reddetmiş olur.
Fakihler, "fakir olsa bile, zekât verdiğimiz kişi parayı israf ediyorsa yine de verilebilir ama en güzel olanı onun yerine doğrudan ihtiyacını karşılamaktır" der.
Bu da senin yaptığın gibi parayı nakit vermek yerine, onun ihtiyaçlarını (okul aidatı gibi) izin alarak doğrudan ödemekle olur. Böylece hem israfın önüne geçilir hem de zekât maksadına ulaşır.