Video Fetva

328-) Eş mi Anne mi?

32019
28.01.2015

Eş mi Anne mi?

Müslüman insan eş mi? Anne mi? Diye bir soru soramaz. Hızlı bir otoban’da araçlar seyir ederken, geri geri gidebilir miyim ? diye sorulamayacağı gibi Müslüman eşimi mi ? annemi mi ? diye bir soru soramaz. Anne de eş de Allah’ın emanetidir. Ne eş istedi diye anneye zulmedebilir Müslüman ne de anne emretti diye eşine zulmedebilir. Kadın için de erkek için de kural budur. ‘Haklıya hakkını vermektir.’ Kuralımız. Eşin, erkek’ten veya kadın’dan Allah tarafından tayin edilmiş beklediği hakları vardır. Anne bunları engelleyemez. Annenin’de doğurduğu çocuğuna karşı hakları vardır. Eş onları engelleyemez. Bilhassa erkekler, annelerinin hatırı için kadın boşayamazlar. Bunu da İslam'a mâl edemezler. İslam’ın, dinimizin anne’ye itaatteki büyük emirlerini anne suistimal ediyor olabilir. Bu annenin, gelinini boşamayı emretmesi hakkını doğurmaz. Anne için böyle bir talep çılgınlıktır. Anne yıktığı yuvanın altında kalır kıyamet günü. Bu yuvayı dozerle bir saat’de de yıksa cinayettir bu günlük birer cümlelik dedikodu ve sızlanmalarla da yıksa adı cinayettir. Kıyamet günü yuvanın enkazı altında kalır. Erkekler, annlerinin yüksek beklentilerini reddetme haklarına sahip değildirler. Eşlerinin, annelerini ezme taleplerini de olumlu karşılayamazlar. Eşe eş gibi anneye anne gibi davranmak zorundadırlar. Bunun en doğal örneklerin’den biri kadının kaynanasının olmadığı bir evde yaşama arzusudur. Allah’ın dinine iman eden, her mü’min şunu bilir ki bir kadın nikahlandığında erkeğinden, müstakil içinde kaynana, kaynata, kayınço bulunmayan bir ev talep etmesi İslam dininin teminatı altındaki bir hakkı’dır. Hiçbir kadına, kaynanasıyla bir arada yaşama; kayınlarıyla bir arada yaşama mecburiyeti getirmemiştir dinimiz. Kabul ederse bunu bir kadın iyilik yapmış, fazilet sahibi olmuş olur. Bunun daha ötesi yoktur. Bunu kabul etmiyorum demesi hakkı’dır. Karşılığında da erkeğin, hüsnü niyetini ezmiş olur. Sonuçlarına katlanır. Ama dinimiz bunu ona hak olarak vermiştir. Anne, evladından hizmet görecektir, gelininden değil. Anne’ye müstakil bir daire tutmak eğer onun, yaşayacağı bir ortam yoksa müstakil bir daire tutmak oğlunun görevidir. Kadın yani gelin ben yalnız yaşayacağım bu evde der. Elbette bunlar iş kanuna, bana ne kadar hak tanındı demeye kaldıysa… O zaman da zaten huzur gitmiştir. Huzursuz ev, meleklerin girip çıktığı bir ev değil ki bırak kaynana bir evde kalsın, gelin öbür evde kalsın. Doğru hak’tır. ‘Yasal ve dini bir hak’tır. ‘ Ama bu noktaya gelmemeliydi Müslümanlar.

Nureddin Yıldız