Video Fetva

Borçlunun durumu

9220
17.08.2010

Borçlunun durumu

Yapılan bir ticaret nedeniyle veya müslümanın borç alması şeklinde, borçlu duruma düşmesi, dinen caizdir. Borçlanmak kesinlikle günah değildir. Ancak; borç büyük bir risktir. Bu nedenle Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz, borçlu konusunda çok önemli uyarılar yapmıştır. Bir defasında borcu bulunan bir müslümanın cenaze namazını kılmak istemediği de görülmüştür. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin bir Müslümanın, müslüman olduğunu bildiği halde cenazesini kılmak istememesi ne demektir? Bu, şu anlama geliyor: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin bir cenazenin başında durup ona mağfiret duası yapması, onun cennete girmesi için Allah’a yalvarması yüzde yüze yakın bir ihtimalle o kişinin cennete girmesi demektir. Borçlu için ise bu kapılar zor açılır kapılardır. Bunun için Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz, borçlunun borcu kadar rehin tutulacağından söz etmektedir. Müslüman prensip olarak, yağıyla kavrulmasını bilmelidir; borçlanmadan yaşamalıdır.
Çağımızda, borçlanmaya karşı büyük bir teşvik vardır. Biz bunları; adı kredi kartı olsun, taksitle satış olsun, taksit imkânı gibi isimler konmuş olsun, biz bunları şeytanın hileleri olarak görmemiz zorundayız. Evet, borçla alışveriş yapmak, borçlanmak müslüman için caizdir ama şahsiyetli bir müslüman elindeki parası kadar harcama yapmalı, borçlanma yolunu denememelidir. İlla borçlanan o borcunu kesinlikle belgelemelidir. Gerek alacaklı gerekse borçlu belge üzerinden borçlanmalıdırlar.
Sözlü borçlanmaların bir değeri yoktur. Kur’an-ı Kerim, en uzun ayetinde, borçların yazılmasını, rehini ve kefaleti söz etmektedir. İtimata, dostluğa, Müslüman arkadaşlığına, cemaat arkadaşlığına güvenip borçlanmak, borç vermek, taksitli borçlu ticaret yapmak doğru değildir. Doğru olan, herkes için geçerli hukuki belge hazırlamaktır. Bu çok önemli! Müslüman borçlanmadan yaşamalı. Borçlanırsa; borcuna karşılık Allah’ın ondan hesap soracağını bilmeli, çok çalışmalı, iktisat etmeli, borçtan kurtulma yolunu bulmalıdır. Hiçbir şekilde 5 yıl 10 yıllığına taksitlere girip, 36 ay, 40 ay, 70 ay takside girip, borca imza atmak makul değildir. Kimsenin yaşama garantisi olmadığı gibi çalışıp kazanma garantisi de yoktur. Bu nedenle borçlanmadan yaşamaya çalışmak müslüman siyaseti olmalıdır; bu önemli bir husus.

Bir başka önemli husus da bizim şeriatımız, dinimiz, borcumuz gecikmesi üzerine fark almayı faiz olarak görmektedir. Biz faizi sadece bankaların verdiği veya aldığı para olarak görüyoruz. Hâlbuki tüccarın veya borç verenlerin de günü geçtikten sonra borcun rakamına ilave yapması da faizdir ve haramdır. Her hâlükârda borçsuz bir hayat yaşayıp, onurlu ölmek müslüman için daha uygundur.

Nureddin Yıldız