Yazılı Fetva

Boşanmak vebal midir?

31782
01.11.2011

Eşimle 8 yıllık evliliğimizde ayrılma aşamasındayız. Evliliğimizin ilk yıllarında ticari olarak sıkıntılar yaşadım. Allah razı olsun bu dönemde eşim de özel bir kolejde iki yıl öğretmenlik yaparak katkıda bulundu. Olayın psikolojik durumunu eşime yansıtmak istemediysem de ister istemez kısmi de olsa etkilendi. Çocuğumuzun doğumundan sonra da panik atak sorunu yaşamaya başladı. Sürekli ilaç kullanıyor. Ben hep şükrettim ve hayatın rabbim tarafından sınav olduğunu kabullendim. Ticari işlerimi düzeltmek için gecemi gündüzüme kattım desem yeridir. Şükür işlerimizde çok iyi bir seviyedeyiz. Hamd olsun hem çocuğumuza hem de kendi geleceğimize güzel bir gelecek için gayret ettiğime inanıyorum. Fakat eşimi bu gayret ettiğim süre içerisinde ihmal ettiğimi kabul ediyorum (haftalık izin kullanamadım. Onlara uzun bir süre fazlaca zaman ayıramadım. Bazen bir kaç ay boyunca haftalık iznimi kullanamadığım da oldu ama her akşam evimdeydim ve o dönemler bazı haftalarda iznimi de kullandım.) Eşim bu izin konusunu takıntı boyutuna getirdi. Onlar için gecemi gündüzüme katarak iyi bir gelecek için yaptığımı bir türlü kabullenemedi ve önceki yıllarda da evi ve eşi için yaptığı ihmalin (kahvaltı, yemek, temizlik ve özellikle de bana karşı olan sorumluluğu) dozunu artırmaya başladı. İzin kullanamadığım için inadına yapıyordu anlaşılan ve öyle bir hal aldıki 7-8 ay boyunca bana karşı sorumluluğunu bir gün dahi yapmaz oldu ve ben de bir boşluk içine düşerek internette tanıştığım bir bayanla yaklaşık 8 ay boyunca yazıştım ve bir kaç aylık döneminde telefon görüşmesi yaptım. Eşim tarafından telefon çağrısı yapıldığı an tesbit edildi ve ben de sebebini anlattım. İlgisizlikten bunu yaptığımı ve sadece konuştuğumu paylaştım ve tekrar sil baştan karar alarak çocuğumuzu da düşünerek tekrar aramız düzeldi. Bir süre devam etti ve bende evime olan ilgimi ve iznimi de kullanıyordum. Bu sefer eşime göre farklı bir sorun oluştu. Bu sorun benim siyaset düşünmemdi. Kabul etmek istemiyordu. Bense ne ailemize ne de işimize zararı olmadığına inandığım siyaseti çok istiyordum. Ülke geleceğini şehir kimliğinin gelişmesi adına dürüst siyasi kimliklerin sayısının artması gerektiği inancındaydım. Oysa eşim kesinlikle kabullenemiyordu. Eşimin bu hususta bana anlayış göstermesi kadar normal bir beklenti olamaz diye düşünürken ve kendisi devlette çalışma adına karar alarak (benim istemememe rağmen ihtiyacımız olmamasına rağmen) kpss sınavına hazırlanmaya karar vermesine ben saygı duyarak, madem çok istiyor çalışsın diye sıkıntı çıkarmamama rağmen. Kendisi benim için anlayış göstererek ona hiç bir zararı olmayan siyasete girmemi kavga boyutuna getirerek istemiyordu ve hem evimizi, hem çocuğumuzu ve hem de beni ihmal etmeye başladı. Aylarca yıllarca (2 yıl kadar) ne evinin işlerini (kahvaltı, yemek, temizlik v.s) ne de bana olan sorumluluğunu zerre kadar yapmamaya devam etti ve ardından radikal karar alarak kendi isteğinin yerine getirilmediği için ayrılalım diye tutturmaya başladı. Oysa ben kesinlikle ayrılmak istemiyorum. Çocuğumuzun anne ve babasının ayrı yaşayan bir evlat olarak yetişmesini istemiyorum. Ben onlara karşı sorumluluklarımı devam ettirmeyi taahhüt ediyorum ve yerine getiriyorum da zaten. Oysa eşim yıllarca ne ev sorumluluğu ne de benim yapmasını istemediğim(kpss hazırlığı için aracıyla ilimizden 120 km. mesafe uzaktaki ilçeye aylarca tek başına gitti ve orda bayan arkadaşıyla her gidişinde iki gün kalarak ders çalışıyordu) Evliliğimizin yürümesi adına çocuğumuzun yuva sıcaklığı adına buna da göz yummak zorunda olmam gerektiğini hissettim ve sabrettim. Bu bilgiler ışığında size sormak istediğim soru. Almak istediğim fetva şu.
1- Eşimin ayrılma kararı hakkındaki islami haklılığı? (Huzuri mahşerde suçlu olmak istemiyorum. Cenabirabbil alemin eşleri erkeklere emanet olarak verdiğini de biliyorum ve sorumluluk taşımak adına Allahtan korkuyorum)
2- Bu süreçte türbanlı olan eşim yaklaşık son altı aydır başını da açtı. Kavga boyutunda istemediğim adına tartışmalarımıza rağmen saçını açtı. Bu bende derin bir yara açtı. Eşimle tekrar bir arada aile ortamı kurarak yaşama kararı alsakta türbandan dolayı (şayet kapanmazsa) bu sefer benim kabullenmemin çok zor olacağını düşünüyorum. Ayrılmama durumu olursa ne yapmam gerekir?
3- Bu yaşanan durumlar adına size yazdıklarını ve sizden alacağım fetvayı kendisine okutturmak istiyorum ki vereceğiniz fetva ne olursa olsun ikimizin de gelecek adına alacağımız kararda yuvanın yıkılmasına sebep olacak etkenin daha çok kime ait olduğu ve huzuri mahşerde hesap verirken de kimin ne sorumlulukta olduğunu islami çizgi adına bilmiş olalım. Saygılarımı sunuyorum.iyi geceler.

Selamünaleyküm. Yazınızı, ümmetim adına, insan olmanın izzeti adına kahrolarak okudum. Çok yaygın bir hastalık sizin yuvanızı da bulmuş; Allah'tan korkarak ve aklınızı çok iyi kullanarak hareket etmeniz gereken bir durumdasınız.SİZİN YAZDIKLARINIZA BİNAEN size şu tavsiyelerim olacak:
1- Hanımınızı boşama hakkınız olabilir ama onun hatalı tutumları yüzünden bir harama kaymanız makul değildir. Susadıkça deniz suyu içmek gibi bir iş yapmamalısınız.
2- Hanımızın size karşı kusurlarını kendiniz için gerekçe yapabilirsiniz; Allah Teala'ya karşı olan kusurları nedeniyle onun hakkında bir karar vermeniz doğru olmaz. Siz sizin hakkınızı koruyun, Allah'ın hakkını Allah alır.
3- Bu tür sorular sorulduğunda toparlayıcı ve birleştirici tavsiyelerde bulunmak adettir ve uygun olan da o dur. Ancak ben, SİZİN TEK TARAFLI OLARAK ANLATTIKLARINIZA BİNAEN, ailenizin sağlıklı bir şekilde devam etmeyeceğini zannediyorum. Bilhassa hanımlar, çalışıp kazanmayı göze koyduktan sonra ailenin devamı bir kat daha zorlaşmaktadır. Acı ve esef verici de olsa durum budur.
4- Ayrılmak da birleşmek kadar haktır. Herkes hakkına razı olarak ayrılsın. Birbirinize zulmetmeden, geçmişteki güzel günleri inkâr etmeden ya ailenizden büyüklerin hakemliği ile ya da mahkeme ile ayrılabilirsiniz. Ne zulmedin ne zulüm görün. Daha sonra da yeni bir düzen kurarsınız. Amu bu düzeniniz internetten tanıştığınız biri ile olmasın. Yağmurdan kaçarken doluya tutulursunuz. Herhalükârda Allah'tan korkun, âdil olun, vefalı olun.

Nureddin Yıldız