Evlendiğimden beri kavgasız günümüz olmadı, ne yapmalıyım?
Yaklaşık üç yıllık evliyim ve iki yaşında bir oğlum var. Evlendiğim günden beri kavgasız günümüz geçmiyor desem yeridir. Ayrıca evlendiğim günden beri eşimin rahatsızlığından dolayı düzenli bir cinsel hayatım olmadı. Ne zaman ilişkiye girme isteğinde bulunsam hep bir bahane ileri sürüyor, ayda bir bile cinsel birlikteliğimiz olmuyor, olsa bile yalvar yakar ikna ediyorum. Bu da benim onurumu çok zedeliyor. Rahatsızlığıyla ilgili düzgün bir tedavi sürecini başlatamıyor, hep tedaviyi yarıda bırakıyor. Kavgalarımız çok sık oluyor ve kavgalarımızın sonu hep anneme bağlanıyor ve annemle ilgili şikayetlerini dile getiriyor.Ne yapacağımı bilmiyorum. Kendimi evli gibi hissetmiyorum, daha çok evcilik oynuyormuş gibi hissediyorum. Bana akıl verin hocam ne yapayım, hayatımı bu şekilde sürdürmek istemiyorum.
İçtenlikle, nezaketle derdini anlatmışsın. Allah derdini büyütmeden çözsün, sana ve ailene sekinet ve hayır versin. Şimdi senin yaşadığın bu durum, sadece bir “aile içi geçimsizlik” değil, aynı zamanda insanî, mânevî ve psikolojik bir zorluktur. Gel, meseleyi üç ana başlıkta konuşalım:
1. Nikâhın Üzerine Binen Yük: Evlilik ama Eşsizlik
Bir erkeğin evlilikte meşru cinsî ihtiyaçlarının karşılanması, sadece şehvet tatmini değil, aynı zamanda gözün harama kaymaması, kalbin huzur bulması, eşler arası sevginin kuvvetlenmesi gibi birçok fıtrî amaca hizmet eder. Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi vesellem şöyle buyurur: “Ey gençler topluluğu! İçinizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü evlilik gözü haramdan korur, iffeti muhafaza eder.” (Buhârî, Nikâh 3)
Bu hadisin alt mesajı şudur: Evlilik bir meşruiyet çerçevesi sunar, ama bu çerçeve dolu değilse, kişide kırılmalar başlar. Senin durumun da böyle. Ayda bir bile cinsel yakınlık yaşanmıyorsa, bu yakınlık bile “yalvar yakar” ile oluyorsa ve hastalık gerekçe gösterilip tedavi sürekli erteleniyorsa bu artık sıradan bir evlilik içi sorun değil, “hak ihlâli”dir.
2. Rahatsızlık Varsa, Tedavi Şarttır – Ama Samimiyetle
Bir kadının cinsel soğukluk, ağrı, isteksizlik, depresyon gibi rahatsızlıkları olabilir.
Bunlar küçümsenemez. Ama bir kişi sürekli “rahatsızım” deyip, tedaviden kaçarsa, eşini ihmal eder ama normal hayatına devam ederse, ilişki istemediği halde sosyal, dışa dönük, enerjikse o zaman ortada bir ciddiyetsizlik veya bilinçli ihmalkârlık vardır. Bu durumda bir “eş” değil, bir “oda arkadaşı” hâline gelinir. Zamanla eşin onuru kırılır, sabrı tükenir.
3. Annenin Sürekli Gündeme Gelmesi Ne Anlama Gelir?
Eşinle yaşadığın her sorun annene bağlanıyorsa bu, konunun kişiselleştirildiği anlamına gelir. Muhtemelen eşin enin annenle olan samimiyetini kıskanıyor veya kendini onunla kıyaslıyor, belki de kayınvalideyle yaşanmış küçük bir meseleyi büyütüyor. Bu hâl hem senin arada ezilmeni sağlıyor hem de huzurunuzu kemiriyor.
5 Maddelik Çıkış Yolu Tavsiyesi
-Eşinle kırmadan ama net bir konuşma yap: “Bak, bu evlilikte hem insanî hem de fıtrî ihtiyaçlarım karşılanmıyor. Bu bana ağır geliyor. Ya birlikte bir çözüm bulalım ya da bu böyle gitmez.” Konuşmanı “şikâyet diliyle” değil, “çözüm diliyle” yap. Ama netlikten kaçma.
-Cinsel terapi veya uzman doktor desteğini şart koş: “Ya bir doktora gidelim, beraber konuşalım, tedaviye başlayalım ya da bu evlilik bu yükle yürümez” de. Bu baskı değil, bir "evliliği kurtarma iradesidir."
-Kayınvalide meselesinde çizgini belirle: “Annemin konuya karışmadığı yerde onu gündeme getirme, çünkü o artık bizim meselemiz değil” diye net bir sınır çiz.
-Aile büyüklerinden bir hakem heyeti öner: Tarafsız iki kişiyle konuşmak, bazen çiftlerin birbirini daha net görmesini sağlar.
-İstikâret ve danışma yolunu açık tut: “Bu evlilik beni çürütüyor mu, yoksa toparlanabilir mi?” sorusunu samimi bir istişarede sor. Gerekiyorsa dinî danışmanlık veya aile terapisi desteği al.
“Allah’ım, bu kuluna gönül huzuru, evliliğine sadakat ve sekinet, kalbine sabır ve netlik, kararlarına isabet ver.”
FETVA ETİKETLERİ
aile hayatı cinsellik eş ile anlaşmazlık eşle anlaşmazlık evlilik evlilikte cinsel hayat geçimsizlik