Yazılı Fetva

Hassan bin Sâbit (radiyallahu anh) Hakkında

7713
02.11.2017

Selâmun aleyküm hocam. Öncelikle çalışmalarınız ve gayretleriniz nedeniyle Allah-û Teâlâ sizden râzı olsun.
 
2009 tarihli bir sohbetinizde (8 yıl aradan sonra ne maksatla gündeme getirildi bilemiyorum), Hassân Bin Sabit (radıyallahu anh) için “Allah'ın verdiği fıtrî bir karakter olarak korkak / ödlek” gibi ifadeler kullandınız. Farkındayım ki bunu, kesinlikle küçümsemek ya da istihza kastıyla kullanmadınız. Ses tonunuzdan ve sesinizdeki titremeden bu çok iyi anlaşılıyor. Konuşmanızın devamında da Hassan bin Sâbit’in (radiyallahu anh), peygamber efendimizden ne kadar iltifat ve müjde aldığını da anlatıyorsunuz zaten. Fakat bu ifadelerin kullanılması ne kadar doğru? Savaşı sevmemek ya da savaş korkusu 'korkaklık' olarak nitelendirilmeli mi? Savaşa gitmedi diye dışlanan, nice çileler çeken ve ancak ayetle affedilen sahabeler varken Hassân bin Sâbit’in (radıyallahu anh) düşmanla savaşmamak için kadınların arkasına geçmesi olabilecek bir şey midir? Siyer kaynaklarında bunun yeri var mıdır?
 
Öte yandan anlatmak istediğinizin; sahabelerin hepimiz gibi insan oldukları ve insan olarak eksik ve kusurlu tarafları olabileceği fakat kusurları ile Allah’ın rızasını kazanmayı bildikleri ve kusurlarımızın Allah’ın rızasını kazanmamıza engel olamayacağı olduğunu anlıyorum.
 
Lütfen bizi yanlış anlamayın. İtidal üzere olmaya çalıştığınıza, çatışmak ve didişmek için değil de Allah-û Teâlâ’nın rızası için çabaladığınıza şahitlik ediyoruz hocam. Yine de bir açıklama yaparsanız, bulandırılmış zihinlere ilaç olur inşaallah. Allah-û Teâlâ’ya emanet olunuz...

Selâmun aleyküm.
Güzel kardeşim, size şunları söyleyebilirim:
Asla niyetinizi yorumlamıyorum. Sözünüz, siz ve Rabbiniz başbaşasınız. Dolayısıyla sizin bana yönelttiğiniz meselede maksadınızı benim tevil etmem hata olur.
Bugüne kadar, Müslümanların algıları ile oynayarak bulanık suda balık avlama maksatlı tartışmalarda kimseye bir cevap vermedim. Bugünden sonra da vermeyi düşünmüyorum. Ancak yarın, siz ve ben, en büyük mahkeme önünde buluştuğumuzda bana “Keşke bana söylemiş olsa idin!” deme ihtimalinize binâen şunları bilmenizi isterim:
 
a- Benim, ashâb-ı kirâmla alakalı yüzlerce saatlik konuşmam, belki binlerce sayfa yazım vardır. Eğer evire çevire bir kabahat bulma gayreti ile bakılacaksa ben, hâşâ kusursuz birisi değilim ve zaten böyle bir iddiam da yok. Dinine hizmet etmeye çalışan, kendi çapında sıradan bir müslümanım sadece. Elbette beyanımda hata bulunur, bulunması da tabiîdir. Bahis konusu meselede, daha uygun bir ifade kullanılabilirdi. Kastım & hatam olduğunda mü’minlerin beni uyarmaları onların en tabii görevidir. Sadece kavga zemini oluşturmak için ihdas edilen tartışmaları ise seviyesizlik olarak görüyor ve cevap vermiyorum.
 
b- Hassân bin Sâbit (radıyallahu anh) ile alakalı sözlerimde benim tek bir kelime dahi ilavem yoktur. Naklettiklerim kesinlikle şiî kaynaklarından da değildir. O sözler, ashâb-ı kirâmı öğrendiğimiz en temel kaynaklardan nakildir. O mübarek sahabiye karşı da hâşâ bir küçültme kastı yoktur o sözlerde. Benim o konuşmam bir bütün içinde dinlendiğinde, Hassân bin Sâbit’i (radıyallahu anh) yücelttiğim ayan beyan görülecektir zaten. Ama kasıt, ıslah etmek yerine zihinleri iğfal etmek olduktan sonra, güneşte bile kusur bulmak mümkündür.
 
c- İyi niyetli tenkitleri mü'min kardeşliğin vecibesi olarak görüyor ve hürmetle karşılıyorum; ama yıpratmak ve “bizden başkasının iyi niyetli olması ve hizmet etmesi tehlikelidir” mantıklı tekelci ve hastalıklı çıkışlara cevap vermiyorum. O kardeşlerimi, onların yıpratma ve fitne üretme süreçlerine alet olanları ise kalplerimize & amellerimize muttali olan Allah-û Teâlâ’ya havale ediyorum. Nitekim, bu fitneyi ihdas eden hoca kardeşime, teheccüt namazlarını benim için hazırlamasını bizzat söyledim. Söyleyebilecek başka bir sözüm de yoktur. Size de bunu izah etmiş olayım.
Bu kardeşinizi de duadan unutmayın. Rabbimiz ayaklarımızı, dini üzere sabit kılsın.
Allah-û Teâlâ’ya emanet olunuz.
Selâmun aleyküm.
 
İlgililer için kaynakça:
1) El-İstîâb Fî Ma’rifeti’l Eshâb / İbni Abdil Berr / 192. sayfa – Hassan bin Sabit maddesi
2) Kitabu’t Tabakâti’l Kübrâ / Muhammed ibni Sa’d / 625. Başlık – Hassan Bin Sabit maddesi
3) El-Müstedrek ala’s Sahîhayn / İmam Neysâbûri / 7039 ve 7040. Maddeler
4) Sîret-i Nebi / İbn-i Hişam / 196. Sayfa

Nureddin Yıldız