Yazılı Fetva

Mürşid-i Kâmil İfadesinden Ne Anlamalıyız?

27901
08.06.2015

Selamünaleyküm hocam

Yanlış anlaşılmaların önüne geçmek için Mürşid-i kâmillik ile ilgili görüşlerinizi açıklar mısınız?

Güzel kardeşim.
 
Bir tasavvuf literatürü olarak ‘Mürşid-i Kâmil’i, usûl ve erkan öğretmede yüksek mertebeler kat etmiş üst hocaefendi/mürşid kimliği olarak anlayacaksak eğer, bunda ne sakınca olabilir? En büyük ve yegâne mürşid-i kâmiliz ise, fahr-i kâinat Rasûlullah salallahu aleyhi ve sellem efendimizdir.
 
Diğer taraftan ‘kâmil’ ifadesi ile ‘eksiksizlik/kusursuzluk’ kastedilecek olursa bu noktada sıkıntı vardır. Kemâl sıfatı, sadece ve sadece Allah’a mahsustur. Yani bu manada "Kâmil" olan Allah'tır. ‘Abd’ yani kul olanın ve nefis taşıyanın ufak tefek de olsa insani eksiği olur. Çünkü insan olmak bunu gerektirir. Aksi halde Rabbimize mahsus olan ‘Kemâl’ sıfatı nasıl tahakkuk edecek?
 
Peygamber efendimiz, insani vasıflar göz önüne alındığında insanların en değerlisi ve en yücesidir. 2014 tarihli bir sohbetimizde mürşid-i kamilliğin, Rabbimize mahsus olan kemal sıfatındaki gibi ‘kusursuzluk’ olarak anlaşılması durumunda, ‘kul’ olan hiçbir insanın kemal sıfatı taşıyamayacağını söylemiş ve ‘Kâmil olma’ vasfını bu anlamda anlamanın velevki peygamberler için olsun doğru olmayacağını ifade etmiştik. Kasıt ve niyetimiz bu yöndeydi. Zira peygamberlerin ictihat hatası yapabilecekleri neredeyse bütün alimlerin kabul ettiği bir görüştür. Açıklamamızı, hâşâ risalet görevindeki bir eksiklik veya kusur olarak algılamak çok büyük bir bühtandır. Bundan Allah’a sığınırız.
 
Meramımızı daha iyi ifade etmek adına Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin şu hadisi şerifine dikkat buyurunuz:
 
“Hristiyanların Meryem oğlu İsa’ya yaptıkları gibi, beni aşırı şekilde övmeyin! Ben ancak Allah’ın kuluyum. Bana ‘Allah’ın kulu ve Rasûlü’ deyin!” (Buhari, Enbiyâ, 48)
 
Yanlış anlaşılmaları tavzih etmek adına tekrar ifade edelim: Peygamber sallalahu aleyhi ve sellem efendimiz, nebi ve rasullük görevini en mükemmel şekilde ifa etmiştir. Bunun aksini iddia edenin Müslümanlığından şüphe ederiz. İnsani vasıflar açısından da insanlığın en üstün ve en yücesi O’dur. Peygamberlerin ‘ismet’ sıfatı vardır. Peygamberlik öncesi ve sonrasında işlemiş oldukları zelleler affedilmiştir.
 
Peygamberler, Bakara suresi 151. Ayette ifade edildiği üzere içimizden bir peygamber olarak insanlığa gönderilmişlerdir. Ve başta Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem olmak üzere tüm peygamberler kendilerini ‘kul’ olarak tanımlamışlardır. İnsanî şartlarda görevlerini ifa etmişlerdir. Kemâl sıfatı Rabbimize, ismet sıfatı ise başta peygamber efendimiz olmak üzere tüm peygamberlere mahsustur.

Nureddin Yıldız

FETVA ETİKETLERİ


kamil mürşid şeyh