Yazılı Fetva

Deprem Psikolojimi Bozdu. Nasıl Düşünmeliyim?

14748
09.02.2023

Hocam yaşanan olaylar neticesinde bir yanım korku içerisinde bir yanım otur sadece tevbe et Allah’a yalvar diyor. Sanki dünyada kıyamet kopmuş ve ben paralel evrende o kıyamet dehşetini izliyorum. Sıra bana nasıl gelecek diye bekliyorum. Aklımdan kıyamet ayetleri geçiyor, ekrana bakıyorum bu kıyamet diyorum. Aklımdan helak olma hadiseleri geçiyor bu bir helak mi diyorum. Allah bize çok mu kızdı ondan mı oldu diyorum ve korkum artıyor. Bir yandan Allah muhafaza dinden çıkartabilecek yorumlar görüyorum korkum katlanıyor ya bu yüzden biz de helak olursak ne yaparız diyorum.
Endişeler içerisindeyiz ne yapmamız nasıl düşünmemiz gerekir nasıl bakıp nasıl yorumlamamız gerekir hocam?

Evet, aklı olan herkesi hayretler içinde bırakacak, uykusunu kaçıracak ağır bir felaket yaşıyoruz. Allah'ın mülkünde aciz kullar olmanın en net tablosunu oluşturduk. Böyle büyük bir felakette kalbi olan herkes sıkıntı çeker. Hiçbir şey yokmuş gibi olmak mümkün değildir. Sabretmek nedir bunu da anlamış olacağız. Böyle bir durumda psikolojimizin ayakta duramayacak hale gelmemesi için şu hususlara önem vermeliyiz:           
a- Olayın nedeni, niçinleri gibi ayrıntılarına ve bilimsel boyutlu yorumlarına girmemeliyiz. Bilimsel yorumları ehline bırakmak doğru olandır. Gereksiz zihin meşguliyeti oluşturur, korkuyu artırabilir.
b- Bölgede sayısını Allah'tan başkasının bilemeyeceği kadar insan kardeşimiz ya öldü, ya da ölümün kovaladığı zor anlar yaşıyor. Hastalık, soğuk, açlık ve çaresizlik içinde kıvranıyor. Elimizden ne geliyorsa profesyonel yollarla onlara ulaşmalıyız. Bir ekmek, bir bardak su bile olsa bir şeyler yapmaya çalışmalıyız. Bizim desteğimiz kimseyi kurtarmasa da bizi vicdan azabından kurtarır.
c- Bu olay bize dünyanın niteliğini ve faniliğini iyice izah eden bir ders olmalıdır. “Dünya budur, böyledir” diyebilmeliyiz. Bir matem ortamı oluşturup kenara çekilmek şeklinde olmayan dersler çıkarmalıyız bu olaydan. Dünyanın dost ayırmadığını ama onu iyi kullananı seçtiğini anlamalıyız. Boş “keşkeler” yerine ciddi değerlendirmeler yapmalıyız. Siyaset başta olmak üzere özel menfaatlerimizi bu afetin ve sonuçlarının önüne geçirmemeliyiz.
d- Şeytan, bizi içten çökertmek için bu musibeti kullanabilir. Ona alet olmamak için ne gerekiyorsa ihmal etmeyeceğiz. Günlük ibadetlerimizi aksatmamak en başta yapmamız gerekendir. Muhakkak bir zikir programımız olmalıdır. Günde yüz defa şu zikir, yüz defa bu zikir gibi bir plan yapmalıyız. Çokça Kur'an okumak bir çaredir. Özellikle de bu dönemde KEHF suresini sık sık sesli bir şekilde okumalıyız.
e- Aile içi ilişkilerimiz, arkadaş çevremiz, akrabalarımız bir nevi ciğerlerimiz gibi etkilidir. Birbirimizi incitmemeye, zaten gergin olan ortamımızı biraz olsun muhabbetle kollamaya önem vermeliyiz. Bu dönemde bari birbirimize daha müsamahalı, görmezden gelmeye çalışır olmalıyız.
f- Bu tür musibetler anında iki yoldan birinden gitmek kaderimizdir.
Birincisi: Derdimizi konuşup bir kenarda mızmız ederek vakit geçiririz. Elimizden dünya da gider ahiret de. Bu açıkça felaket üstüne felaket olur.
İkincisi ise başımıza gelen felaketten sonra her şeyden önce o felaketten maddi manevi ibretler çıkarırız. Elimizden gelen her türlü çareyi kullanırız. Yeni bir hayat ve yeni bir huzur arayışı içinde oluruz. Sonra da Rabbimize sığınır ve dualar ederiz. Bu da bizim dünyamızı huzur olarak kazanmamız ve ahirette ecir sahibi olmamız anlamına gelir.
Bu ikinci yolu tercih etmemiz gerekiyor. Dinimiz bunu emreder, akıl da bunu gösterir.
Allah yardımcımız olsun.

Nureddin Yıldız